Home > Özel Dosya > Ona Her Yer Maksim: Recep Bülbülses

Ona Her Yer Maksim: Recep Bülbülses

Çok çalışırsak başarılı olur muyuz sahiden? Yapabilir miyiz istediklerimizi? Kimin ürettiğini ve kimin satın aldığını hiç bilmediğim kişisel gelişim kitapları, bu soruya evet diyor. Buna evet diyen bu kötü kitap yazarlarını (ve okuyan sizleri) biriyle tanıştırmak istiyorum. Sektördeki herkesin tanıdığı, ancak hiçbir zaman istediklerini yapamayan, dalga geçilen ve dışlanan Recep Bülbülses’i sizlerle tanıştırmak istiyorum.

Fatih doğumlu Mardinli Bülbülses’in başkomiser olan babası ve iki erkek kardeşi aileden dışlıyor gençlik yıllarında. Ardından kendini yapayalnız bir şekilde Yeşilçam’da buluyor. Sokaklarda yatıyor, gececi kahvelerinde çay parasını ödeyemediğinden dövülerek kapı dışı ediliyor. ‘Bu yaşta halen dilenmekten bıktım’ diyen en az on yaş yaşlı gösteren 54 yaşındaki sinema emekçisine gülebilir miyiz?

12-13 yaşlarında Kocamustafapaşa semtindeki Çorlu Sineması için film hamallığı yaptığını, film taşıdığını söylüyor. Sinemanın makinisti, Recep’in çocuk saflığından yararlanarak evine götürür. O evde kara suratlı on kadar kişi çıkar karşısına. Bir çocuk işçi olan Recep Bülbülses o evde istismara uğrar…

Recep Bülbülses, Yeşilçam’a 1980 senesinde gelir ve ilk oynadığı film Özcan Özgür’ün sinema emekçilerine saygı duruşu niteliğindeki 1983 yapımı ‘Kardeşim Benim’ filmi olur. Anlatmaya devam ediyor Bülbülses, “Genelevde oynadım Serpil Çakmaklı ile Patroniçe filminde (1987), Acıların Çocuğu Emrah (1985) da oynadım zaten hep acı çektim, Yeşilçam’da hor görüldüm tiyatrocu olmadığım için. Dalga geçildim, kovuldum, itildim, soyuldum, sokaklarda tir tir titreyerek uyudum. Sabahçı kahvesinde çay içtim. Param yoktu, dayak yedim. Artist olmak istiyordum ya, artistliğin cefasını çektim. Maxim’de ikinci Zeki Müren çıkıyordum ne yazık ki beni işimden etti, bazı sanatçı arkadaşlar sağ olsun. Fahrettin Aslan “Sen homo oynuyorsun, kadın oynuyorsun” diye kovdu. Suçlu Gençlik (1985) filminde bir erkekle yatağa girdiğim için hep hor görüldüm.”

Neydi suçu Recep Bülbülses’in! Johnny Depp, Dustin Hoffman veya John Voight gibi dünyaca ünlü oyuncular gibi profesyonelce davranarak senaryoyu kabul etmesi midir? Ömrü boyunca iyi bir şans peşinde koşmasına rağmen sadece güldüler Recep Bülbülses’e!

recep bulbulses 3

Çocuk yaşlarında düğünlerde sahne alarak başladığı müzik hayatı bugün sokaklarda devam eden Recep Bülbülses, kendisine yardım edenlere tek tek teşekkür ediyor. Yeşilçam Kafe’den Fatma Girik’e, kendisine yıllar önce sokakta kaldığı yıllarda para veren Yılmaz Güney’den tek müzik albümünü çıkartan müzik şirketine dek.

Recep Bülbülses yıllardır bulduğu her fırsatta, her mikrofonda ve kamerada hemen Zeki Müren-Bülent Ersoy karışımı sesi ve mimikleriyle şarkı söylemeye başlar, ülkesinin kendi değerini bilmediğinden dem vurur. O, özellikle 70’li yıllardan günümüze, Aydoğan Tayfur, Hakan Taşıyan, Bahadır Aydoğan, Yılmaz Morgül gibi, bazı ünlü şarkıcılara ses benzerliğiyle tanınan bir kuşak ile Tatlıses, Hazinses, Hoşses gibi soyadları verilmiş kuşağın kesişim kümesi, bu neslin en arzulu ve iddialı temsilcisidir. Çünkü insanların seslerinin bir ünlününkine benzemesi başka, buna bir ömür adamaksa bambaşkadır.

2008 yılında kariyeri için büyük fırsatla, Oğuz Gözen’le tanışır Bülbülses. Yeşilçam dönemi yönetmenlerinden olan Oğuz Gözen ile oturup anlaşırlar. Oğuz Gözen’in yönetmenliğinde 2008 yılında Recep İvedik serisine karşı olarak Recep İbibik üçlemesine başlarlar. 2008’de Recep İbibik, 2009’da Oturak İmparatoru Recep ve 2010’da Palyaço Recep filmleri çıkar piyasaya. Recep Bülbülses başroldür. Ancak filmlerin hiçbiri tutmaz. Oğuz Gözen kendisine filmin binlerce DVD’sini hediye olarak verir. O da DVD’leri imzalayıp şehir şehir, sokak sokak dolaşarak satmaya başlar geçinmek için.

recep bulbulses 4

Recep Bülbülses, Denizli’de.

 

Recep Bülbülses her zaman her yerde karşınıza çıkabilme potansiyeline sahip kendine has bir insandır. Hala beş parasız yaşar. Kah İstiklal Caddesi’nde elinde mikrofonuyla şarkı söylerken, kah Unkapanı’nda otururken ve hala kaset çıkarmaya çalışırken görürüz onu. Konvansiyonel medyadan umduğunu bulamayan Bülbülses, ne yazık ki sosyal medyadan da umduğunu bulamamıştır. Televizyonların pazar magazini programlarında “dalga geçilecek adam” sıfatıyla yer bulabilirken, sosyal medyada o kadar çok dalga geçeceğimiz insan vardır ki sıra gelememiştir Bülbülses’e.

O, ünlü olmak için her yolu denemiştir. Gece kulüplerinden çıkan şarkıcıların yakalarına yapışmıştır albüm için. Paparazziler onu da çeksin istemiştir. Koç ve Sabancı’nın katıldığı etkinliğe gizlice sızıp gösterinin ortasında en ön koltuğa koşan ve “Sakıp Sabancı beni çok severdi” deyip Türkan Sabancı’yı sıkıştıran, ardından da yaka paça sahneden atılan adamdı o. Galatasaray’ın bir Avrupa maçı sonrası ”Ben de ünlü olmak istiyorum!” nidalarıyla kışın ortasında, gecenin bir yarısı Galatasaray formasıyla havuza atlaması ve akabinde üzerinden sular akarken bir Sanat Müziği parçası seslendirmesi de unutulmazdır.

Sık sık film galaları olsun, kaset tanıtımları olsun herkesten önce gider ve yerini alır. Hedeflediği sanatçıyı görür görmez sesiyle şarkısına başlar ve bir şans ister. Kadın kılığında Mehmet Ali Erbil’in peşinden Kıbrıs’a bile gider. Beraber görüldüğü ünlülerin sayısı yüzlercedir ancak hiçbir zaman kendisine o şans verilmez.

Ezel Akay’ın “Neredesin Firuze” adlı filminde, Unkapanı’nın tepesine çıkıp intihar etmeye çalışan Fatih Ürek’in oynadığı karakter Recep Bülbülses’tir aslında.

İbo Show’a bile çıkmıştır Bülbülses. Seyircilerin arasında izlerken, İbrahim Tatlıses dalga geçip reyting kazanma umuduyla sahneye çağırır ve şarkı söyletir ona. Şarkıyı mükemmel okuyunca da kovalar kendisini.

recep bulbulses 2

Recep Bülbülses, İbo Show programında.

 

Bülbülses bazı akşamlar hanın önünde (dinlemeye gelmek isteyenler için İstiklal Caddesi, Erol Dernek Sokak’ta) beline seyyar konser setini bağlayıp, eline de megafonsu mikrofonunu alıp konserler veriyor; istediği yerde bağırıp çağırıyor, detone oluyor, türlü nağmeler yapıyor, çok da alkış topluyor.

Ben buradayım ey sevgili dinleyici, diyor ve mor akşamlar dile geliyor…

Çünkü artık ona her yer Maksim!


Kaynak:

  1.  Anıl Yurdakul / Evrensel
  2. guneycephesi.blogspot.com