Home > Listeler > Sonbahara Yakışacak Hüzünlü Filmler

Sonbahara Yakışacak Hüzünlü Filmler

Lilya 4-Ever – Daima Lilya (Lukas Moodysson, 2002)

Daha açılıştan giriş müziğiyle pek çok kişiyi mest edecek İsveç-Danimarka ortak yapımı film, Sovyetler Birliği’nin küçük bir kasabasında baskıcı teyzesiyle yaşayan atılgan ve çok güzel bir genç kızın kasvetli dramını ele alıyor. Hareketli, üzücü ve kaliteli bir yapım.

And Then We Danced

And Then We Danced – Ve Sonra Dans Ettik (Levan Akin, 2019)

Kültürümüze yakın noktaları, ezgileri gördükçe yakınlaşacağınız bir Gürcü filmi. Merab ve Irakli’nin zorlu ilişkisi. Güzel müzikler ve sarı tonları izlerken huzur verecek cinsten. Bu ses getiren yapım sonbahar yağmurlarında içinizi ısıtacak.

paris texas

Paris, Texas (Wim Wenders, 1984)

Fransa batı Almanya yapımı film; sakince gitmeyi tercih etmiş bir adamın öyküsü. Geçmişine dair geçmemiş umutlarını görmezden gelerek yürümeye devam eden karakterimizin rotası kardeşiyle karşılaştıktan sonra değişecektir. Ortada bir çocuk olması çatışmayı daha da kuvvetlendiriyor. Dinginliği ve renk paletiyle Eylül’e yakışacak güzellikte bir film.

kes

Kes – Kerkenez (Ken Loach, 1969)

İngiltere yapımı Kes, bir çocuk dramı. Kurgunun acımasızlığı kalbinizi kırabilir. Film tamamında gergin hissettiriyor çünkü ele alınan konu hassas bir çocuk ve bir o kadar hassas bir hayvan ve elbette ikisi de tehlikede. Eğitim sistemi eleştirisini rahatlıkla görebilirsiniz. Kasvetli atmosferiyle bu yapımı sonbaharda izlemenizi öneririm.

Los olvidados 1950

Los Olvidados – Unutulmuşlar (Luis Bunuel, 1950)

Muhteşem bir kurgu, imgesel anlatım, yaşı küçük sokak serserileri, usta yönetmenin muazzam işçiliği: Los Olvidados. Yılı epey eski ve kalitesi çok yüksek bu filmde sizi üzebilecek detaylar var.

The House Is Black

The House Is Black – Ev Karadır (Füruğ Ferruhzad, 1963)

İran’da küçük bir köydeki cüzzamlı kolonisinde geçen belgesel-kısa film, İran Yeni Dalgası’nın öncülerinden sayılmaktadır. Nahif diliyle daha çok aşk ve özgürlük temasını işleyişinden tanıdığımız Furuğ Hanımın tek filmi. Çocuk, yaşlı, genç demeden hastalığın çaresizliğiyle yaşayan bu koloninin hüznü size de geçecek.

Ucuncu sayfa

Üçüncü Sayfa (Zeki Demirkubuz, 1999)

Türk sinemasının keder dolu incisi. Zeki Demirkubuz’un kadrajından pişmanlığı, çaresizliği, olduramamışlığı görüyoruz. Çekimlerin güzelliği ve kırmızı ağırlıklı eski renkler ile acı bir hayal kırıklığı hikayesi. Kesinlikle buğular arasında hüzünlenmelik bir Kasım filmi.

Sonbahar

Sonbahar (Özcan Alper, 2008)

Bir Karadeniz filmi; yağmuruyla, insanlarıyla, sessizliğiyle ve gürültüsüyle. Devrimci gencin yitip giden hayatına korkunç bir sakinlikle bakışı. Kayıtsızlık halinin yanı sıra derin bir hüzün barındırıyor. Zamanın akışına pişmanlıkla değil de daha çok dingin bir kederle yaklaşmak. Gerek müzikleriyle gerek görüntüleriyle kesinlikle adı gibi yılın bu döneminde izlemeniz gerekli bi eser.

Days of heaven

Days of Heaven – Cennet Günleri (Terrence Malick, 1978)

Hasat zamanından sonra, sarı sarı buğdayları, yanan çiftlik evi, saklı ilişkileri, nahif sözleriyle önemli bir eser. Gelmeyen gidenlerin hüznünü üzerinize çöktürecek. Belki bu film sonbahar filminden ziyade daha çok yaz sonu filmidir. Yine de kesinlikle finalinde gördüğümüz acı sonbaharda kendine yer bulabilir.