Home > Listeler > Sokağın Başına Buyruk Karakterlerini Konu Edinen 12 Film

Sokağın Başına Buyruk Karakterlerini Konu Edinen 12 Film

Bu listede kaldırımların hisli karakterlerini barındıran bazı filmlerini sıralayacağım.

Naked – Çıplak (Mike Leigh, 1993)

Listenin başına gerek müzikleri gerek renk paletinin bana verdiği tuhaf duyguların yetkisiyle ‘özel‘ olarak nitelendirebileceğim eseri yerleştiriyorum.Film boyunca bol bol felsefi bilinç, karmaşık sorular, kendine has bencil, umursamaz karakteriyle John’un sokaklarda dolaşmasını, dönüp dönüp geldiği evi ve eğlenceli (aynı zamanda tedirginlik verici) yan karakteri görürüz.Nihilizm ve varoluşçulukla çok ilgili olmasanız, hiç nietzsche okumamış olsanız bile mutlaka bahsi geçen ikilikleri yaşamızsınızdır ayrıca eğlenme garantiniz var derim.

los olvidados
Los Olvidados – Unutulmuşlar (Luis Buñuel, 1950)

Çocuk ve ergenlerin merhametsizlikleri, maddi imkansızlıklar, yoz aile yapısı ile bütünleşen sokak konseptinde birleşen Bunuel’in 1950’de yaptığı şaheseri. Yeni denediği teknikler ve bir sürü psikolojik ibare barındıran rüya sahnesiyle de çok başarılı bir film olduğunu açıkça gösteriyor.

tabutta rovasata
Tabutta Rövaşata (Derviş Zaim, 1996)

Evsiz başkarakterimizin sokaklarda yaşarken hissettiği yer yer merhamete çoğunluktaysa acıya tanık oluyoruz. Alkol, soğuk hava ve tavus kuşları arasında geçen filmimiz sınıf kini hissetmenize sebep olabilir. Ülkemiz için önem taşıdığını düşünüyorum. Ayrıca ismiyle çok başarılı bulduğum bu eser Derviş Zaim’in göze çarpan eserlerindendir.

city of god

City of God – Tanrı Kent (Fernando Meirelles, Kátia Lund, 2002)

Los Olvidados’ta da olduğu gibi çocukların masumiyetine değil acımasızlıklarına tanık olduğumuz, Tanrı Kent sokaklarında geçen bir iktidar hikayesi. Kiremit rengi tozla kaplı ara yollar, farklı anlatıcılarla ara ara değişen bakış açısı, tavuklar ve fotoğraf makineleri. Aynı zamanda Brezilya-Fransa ortak yapımı bu film, yönetmeninin öne çıkan eseridir.

agir roman

Ağır Roman (Mustafa Altıoklar, 1997)

Tarlabaşı sokaklarından bahsetmem gerekiyordu. Bu film, izleyen çoğu Türk’e tanıdık gelecek gerilim unsurlarını barındırıyor. Durmadan çekilen bıçaklar, cinsiyetçi söylemler, garip onur meseleleri ve dahası. Sosyolojik yapımızı anlamak için uç, dramatik ve seyir zevki yüksek bir yapıt.

Lilya 4 Ever

Lilya 4-Ever – Daima Lilya (Lukas Moodysson, 2002)

Sefaleti biraz da kuzey doğuda, Sovyet binaları arasında tadıyoruz. Burada genç bir kız olan Lilya’nın yaşama çabasını izliyoruz. Ara sıra giren imgesel anlatım, rüya ve gerçekliğin karışması, direnişler ve yıkılışlarla tam bir sokak filmi.

Trainspotting

Trainspotting (Danny Boyle, 1996)

Açıkçası sokaktan çok kapalı mekanlarda geçmesine rağmen başlangıçta tanık olduğumuz hızlı kovalama sahnesi için bu listede olmasını uygun buldum. Trainspotting uyarıcı madde bağımlılığı konusunda izleyebileceğiniz en kaliteli umut verici hikaye olabilir. İlerleyen yıllarda ikinci film çıksa da ilk film kadar ses getirmedi. Pek çok eğlenceli tekniği deneyimleme şansı sağlarken derin yazılmış karakterlerle her bakımdan keyif veriyor.

fallen angels 1995

Fallen Angels – Düşkün Melekler (Wong Kar-wai, 1995)

Wong Kar-wai yönetmenliğinde neon panolu Hong Kong sokaklarında gezerken bulanık zihinlerle, çatışmalara ve aşklara tanık oluyoruz. Çoğunlukla diyaloglardan arınmış filmimiz görsel şölen niteliği taşıyor. Aslına bakılırsa yönetmenin pek çok filmi Çin şehir sokak temasını bir imza olarak öne çıkardığını söyleyebiliriz fakat Fallen Angels’ın özellikle ‘ara sokakları’ ele aldığını düşünüyorum.

la haine 1995

La Haine – Protesto (Mathieu Kassovitz, 1995)

Fransa sokaklarının birer zenci, yahudi, müslüman olmak üzere dışlanmış birtakım etnik gruplardan isyankar çocukların tek gecelik keyifli anlatısı ve düşündüren hikayecikleriyle bu listede olmayı hak ediyor. Siyah beyaz çekimleriyle dönemine farklılık katmayı başarmıştır. Benim dikkatimi çeken bir diğer unsur yönetmenin bir hayli gençken (28 yaşında) çektiği ilk filminde -tekrar karşılaştığını çoğunluğun söyleyemeyeceği- bir başarı elde etmesi.

vagabond 1985

Vagabond – Yersiz Yurtsuz (Agnès Varda, 1985)

Varda’nın kamerasından onun tanıdık olduğumuz feminist anlatısıyla çıkan yalnız, özgürlük dolu, soğuk sokaklarda geçen bir kadın hikayesi. Film boyunca pek çok aforizma bize eşlik ediyor ve alıştığımız kavramları yeniden sorgulatıyor. Renkleri, dramatik sayılabilecek sonu, karakterin sempatikliğiyle sokak denince akla gelen filmlerden.

the devil probably

The Devil, Probably – Herhalde Şeytan (Robert Bresson, 1977)

Genç ve inanılmaz iyi giyimli Fransızlar sokaklarda tüm sakinliğiyle dolaşırken durgunlukları fırtına öncesi sessizlik gibidir. Açıkçası heyecanlandığım kadar beklentimi karşılamayan, çok da başarılı bulmadığım bu filmin finali büyük bir aksiyon taşımasa dahi şaşırtması olağan.

before uclemesi

Before Üçlemesi (Richard Linklater)

Çok sık bahsedilmesine rağmen yine de sokak denince söz edilmesi gereken bir romantik film serisi before üçlemesi. ilk filmi Viyana’da ikinci filmi Paris’te üçüncüsündeyse Yunanistan sokaklarında geçen çiftimizin romantik tatlı sohbetlerine konuk oluyoruz. Birbirine zıt karakterlerin getirdiği çatışmayla akıcılık sağlanıyor. Ayrıca ek bir bilgi olarak Linklater’in ilk film için esin kaynağının kendi yaşadığı bu temada bir olay olduğunu ilerleyen yıllarda verdiği söyleşi ile öğreniyoruz.