Home > İnceleme - Analiz > Politika ve Üstün Olma Çabası: Erkeksiz Kadınlar

Politika ve Üstün Olma Çabası: Erkeksiz Kadınlar

“bundan sonrası sessizlik

sessizlik ve başka hiçbir şey.

ve sandım ki, acılardan kurtulmanın tek yolu bu dünyadan göçmektir.”

İran sinemasının en sevilen filmlerinden biri olan “Zanan-e Bedun-e Mardan (Women Without Men) – Erkeksiz Kadınlar” üzerine analizimi paylaşmak isterim. Filmde fahişelik yapan bir kız, bir generalin eşi ve abisiyle yaşayan bir kızın hayatlarının birleşmesinden bahseder.  İran’daki politik olaylara, Muhammed Musaddık’ın darbeyle indirilmesine ve İngiliz düşmanlığına da değiniliyor. Yaşadığımız dünyada kadının ve erkeğin gerçekten büyük rolleri vardır. ne erkekler kadınsız kalabilir, ne de kadınlar erkeksiz kalabilir. Baştan belirtmek gerekir ki bir cinsiyet öbürünü yok etmeye ya da ölümünü dilerse kainatın düzeni bozulur. Yani bu dünyanın alt üst olması demektir. Filmde kadınların sadece sessiz, sinsi ve korkak olarak görüyoruz. Bunun sebebi erkeklerdir. Ancak erkeklere baktığımızda protesto eden, ülkesi adına gerçeği haykıran, cezasını çeken ve mücadele eden yine erkek olur.

“böyle koca bir ağaç nasıl yıkılır buraya?

ne rüzgar var, ne fırtına

nedir insanların içindeki bu açlık bu her şeyi yutma arzusu.

ışık, hava, sessizlik.

şimdi bahçe çark ediyor ve parçalanıyor altında bu büyük ağırlığın.”

Ne erkek kadından üstündür, ne de kadın erkekten üstündür. Sadece kadınlar ya da erkekler bir başına devrim yapamaz. Beraberlik bu konuda çok önemlidir. Kadınlar genel olarak duygusal varlıklardır. Bu duygusallık aşılmayacak bir duygusallık değildir. Onlar da protesto edebilir, sokaklarca bağırabilir. Yalnızca onlara göre toplum kaynaklı problemlerden dolayı devrimci olmak engel gözükmüştür. Bu konuda fazla bencil yorum yapmak istemem ancak yine de kadınlar kendilerini yasalara rağmen gösterebilirler. Eğer göstermezlerse çok düşük korkak insanlar olarak görülecekler. İnsan, her yerde insandır. Irkın bir önemi yok. Kadın ya da erkek fark etmez, kim ne isterse konuşur ve o an gerçekleştirebilir. Filmdeki toplumcu gerçekçilik mükemmel şekilde aktarılmış. İran’da o dönemde kadın ve erkeğin yeri gerçekten çok iyi anlatılmış. İran sineması üzerine okumalar ve araştırmalar yaparken izlediğim en değerli filmlerden biri. İran sinemasının yasalara aykırı davranması en harika şeydir. Sinema, toplumu iyileştiriyor ve kendine getiriyor. İyi ki sinema var!

“ve o kargaşada ve gürültüde büyük bir sessizlik vardı.

öyle bir his ki her bir şey zamanla tekrarlanıyor gibi.

umut , hıyanet, korku.

gene ne oldu böyle?”