Toplumsal kabuller dışında kalanlar ‘’öteki’’ olmaya mahkumdur. Bu ötekileştirme bazen bir bakışla tezahür bulabilirken bazenleri somutlaşır; şiddete, tacize hatta tecavüze kadar varabilir. Öteki olanlar; dövülebilir, öldürülebilirler. Bunlar olduğu zaman toplum buna sessiz kalır, dahası zihinlerde toplumdan bir mikrobun temizlendiği fikri geçer. Translar, ötekidir.
“Terror, Sisters!” filmi, 4 trans etrafında şekillenir. Ötekileştirilen, dışlanan, ucube olarak görülen, dövülen, öldürülen, intihar eden, kalabalık bir sokakta maruz kaldığı bakışlar yüzünden adımlarını hızlandıran hep onlardır. Filmin bütün bunlara karşı olan duruşunu sevdim. Filmde geçen şekliyle; “cis sineması teröristtir! propagandasını bize başka hiçbir şeye izin yokmuş gibi zorluyor!”
Ancak bununla da yetinilmemeli. Esas sorun cinsiyetler, kimlikler arası olan değildir. Diğer ezilenlerde olduğu gibi kadınların ve LGBT bireylerin ezilmesinin nedenini, kapitalizm ve sınıf dinamiklerinde aramalıyız. Ancak o zaman gerçek sorunlar ve cevaplar üretilebilir. Transların özgürleşmesi kapitalizmi yıkmaktan geçiyor.
Filmdeki karakterlerimiz çözümleri cislere yönelik terör saldırılarında yahut cinsellikle şu ya da bu şekilde çözülebileceğine dair senaryolar türetiyorlar. Güncel yaşantıda ise transların beklenmeyen bir şekilde devrimci örgütlenmelerde ve sistem karşıtı çevrelerde yer edindiğini, eylemlerde en ön saflarda olduğunu görebiliyoruz. Bunun sebebi aslında transların en kötü şartlara maruz bırakılması. Birçoğumuz uzun süreli işsizlikle başa çıkmak zorunda kalıyoruz, bir yandan da, ağırlıklı olarak çalıştığımız sektörler işçi örgütlenmesine karşı oldukça dirençli olmalarıyla ünlü. Fakat durum “translar genelde yoksul işçilerdir bu yüzden sınıflı topluma karşıdırlar” kadar basit (her ne kadar doğru olsa da) değil. Transların, bilindik sömürü döngüsünün dışında özgün bir kapitalizm deneyimi var. Film beni rahatsız etti. 3/10 diyebilirim. Keyifli seyirler…