Film, bir kız çocuğu ve annenin sanki mezar ölçüsü alıyormuş gibi toprağı kazıp kızını oraya yatırmasıyla başlıyor. Kadınlar, film boyunca, fiziki olmasa dahi erkekler, uyuşturucu baronları, kimsesizlik, yoksulluk ve sistemin getirdiği türlü zorluk tarafından sürekli olarak o toprağa gömülüyor.
Annenin kazdığı toprak, mezar değildir. bu zorluklardan kızını kaçırdığı sığınaktır.
Kızların saçları kesilir, dişleri boyanır. amaç; uyuşturucu baronlarından kızlarını korumaktır. Dönem dönem köye gelen ve ev ev dolaşıp kızları kaçıran baronların geldiği, evlerin yamacındaki köpeklerin havlamalarından bilinir. Devleti temsil eden, yerel halkı korumadığını gördüğümüz polislerden daha etkilidir bu uyarıcılar.
Kadınlar, bir başınadır. Gündüzleri haşhaş ve mısır tarlalarında çalışır, eşlerinden haber yoktur. Yüksek tepelere çıkıp onları ararlar ancak o telefonun ötesindeki ancak bir sestir. Kurtarıcı, ancak kendi iradeleridir. Göklerden, yükseklerden, telefonun ucundakilerden, sığınak olan topraktan, saçı kesen makastan ve dahi tüm ögelerden umut kesilmiştir. Umut ancak kendilerindendir.
Yazarın Yorumu
Uygun bir zamanda izleseydim yahut kadının ezilmişliği toplumda bu kadar kanıksamış olmasaydı hüngür hüngür ağlardım diye düşünüyorum. Yaş akmayan gözlerimle filme uzaktan bir bakış atıp ağlamak yerine politik bir öfke doğurdum. İnanıyorum ki tüm toplumlar bu öfkeye gebe ve doğacak çocuğu dört gözle bekliyorum.
Puanım altı. Keyifli seyirler dilerim..