Home > İnceleme - Analiz > İnceleme: Angst

Angst, bir Alman korku sineması örneği. İnanılması güç bir soğukkanlılık. Ortadaki psikolojik rahatsızlığın getirdiği gerilimle hissettiğimiz dehşet duygusu. Zaten bizim bildiğimiz anksiyete kelimesinin kökünden gelen “angst” yani korku. Angst adlı filmimiz 1983 yapımı, 1 saat 27 dakika uzunlukta. Az önce de dediğim gibi Alman yapımı. Yönetmen koltuğunda Gerald Kargl oturuyor, kendisinin tek uzun metraj filmi. Oldukça düşük bütçeyle çekildiği aşikar olan film, bunu hiçbir olumsuzlukla bize yansıtmıyor.

Gerçek psikopat görebileceğiniz bir eser. Bizim gördüklerimizin korkunçluğunu yanı sıra karakterin aklından geçenleri hiç görmeden anlayabilmemizin getirdiği gerilim çoğu filmde bulmayacağınız türden. Yapımdaki oradan oradalık, hızlı ve karakteri büyük bir titizlikle takip eden kamera hareketleri bazen birbirini tutmayan sahneleri ile oldukça etkileyici.

Karakterimizin ruh haline gelecek olursak hali hazırda bir akıl hastası yine işlemiş olduğu bir suçun cezasını çekerek ceza evinden salıveriliyor. Kafası karışık düşüncelerini sıralayamıyor ve onun bu hallerini iyiden iyiye bizler de senaryodaki savrulmuştuk sayesinde hissediyoruz. Çocukluğu aile kavramından, anneden ve babadan uzak geçmiş bunun yanında saldırgan iç güdüleri ergenliğinden itibaren taşımış birisi. Sebep sonuç ilişkisi kurmaktan oldukça yoksun. Bunu planladığı ve işlediği cinayetleri nasıl rastgele nasıl tutarsız nasıl da kanıt bırakma endişesi taşımasına rağmen yine de bunu beceremeyişinden anlıyoruz. Karakterimizin bir diğer öne çıkan özelliği taşıdığı inanılmaz huzursuzluktur. Sanki öldürdüğü insanları birisi zoruyla öldürüyormuş gibi olmasıdır. Nedensizce adam öldürdüğünü açıkça söyleyebiliyor ve sanki tam da bu açıklamaları yaparken huzur buluyormuş gibi. Yani biri ona soru sorduğunda, ilgi gösterdiğinde nispeten huzurla yanıtlıyor. Buradan konuyu ‘her psikopatı ilgiyle şevkatle sevgiyle iyileştirebiliriz‘e getirmeyeceğim elbet. Öldürmeye, işkenceye odaklanmış bunun arzusuyla dolup taşan birisi için bunları söyleyemeyiz. Yine de yönetmenin buna dikkat etmiş olması güzel.

Soluk mavi renk paleti, hızlı tempoda müzikleri, olayların gerçek hayattan oluşunu başta söylemesi gibi her şeyiyle sizi rahatsız etmek için özenle yapılmış bir yapım. Senaryosundaki savrulmuşluk da buna katkı sağlıyor.