Türk sinemasının en büyük ve deyim yerindeyse olağanüstü aşk hikayelerinden biri olan Sevmek Zamanı, aşık olunan kişiyi, aşka zarar vereceğinden korkarak reddetme hikayesidir. Peyami Safa’nın Yalnızız romanında geçen “Sevgilinin hayaline, onun realitesinden daha büyük düşman olmadığını bilirsin” cümlesinin hikayeye dönüşmüş hali olan film -ki kitapta bu cümleyle hitap edilen kişinin ismi filmdeki kadın karakter ile aynıdır- aşkın yalnızca aşığa ait bir şey olduğunun anlatır.
Aşık olduğu fotoğrafı görmek için düzenli olarak o fotoğrafın sahibinin evine giden Halil’in fotoğrafı izlerken fotoğrafın sahibi Meral tarafından yakalanması yani seven ve sevilenin karşılaşması ile başlayan film, seven ve sevilen kişi arasındaki gergin durumu, özellikle pencere sahneleri ile oldukça başarılı bir şekilde yansıtır. Fakat bu hikayede alışılmışın aksine seven sevdiğini hayatından uzaklaştırmaya çabalar. Meral fotoğrafına duyulan bu aşktan fazlasıyla etkilenip Halil’e hayranlık duymaya başlar. Kendisine hissedildiğini düşündüğü bu aşkı yaşamak için Halil’e binbir dil döker. Meral bu ilk andan itibaren mevzubahis aşkın ona ait olduğunu düşünse de gerçek böyle değildir. Halil ona değil, onun resmine ve o resim aracılığıyla yarattığı Meral’e aşıktır. Film boyunca Meral dahil herkese bu hakikati anlatmaya çalışsa da başarılı olamaz. Bu anlaşmazlıktan dolayı Meral ve Halil arasında çatışma yaşanır.
“Ben seni değil resmini tanıyorum, belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.”
Halil, Hayalindeki Meral ile kurduğu dünyanın yitip gitmesinden duyduğu büyük korku yüzünden Meral’in ilişki talebini ve varlığını reddeder. Meral aşık bir adamın aşkına karşılık bulmasından mutluluk duyacağına inandığı için bu durumu anlamlandıramaz. Sevmek Zamanı imkansız aşk olgusunu Halil’den ziyade değil Meral tarafında işler çünkü zaten Halil’in aşkı karşılıklıdır. Fotoğraf ona sevgiyle bakıyordur. Halil’in olağanüstü yapısı gereği rahat bırakılmayan mutlu mesut aşkını izlerken Meral’in karşılıksız ve acıklı sevgisine de şahit oluruz.
Esasında Halil’in aşık olduğu şey bir hayal değildir. Kendisinin de “Resmin sen değilsin ki, resmin benim dünyama ait bir şey” diyerek belirttiği gibi aşık olduğu kadın kendi dünyasına ait bir gerçekliktir. Onun korkusu bir hayali yitirme korkusu olmaktan çok ötede, kendi gerçekliğinin ve o gerçeklikteki aşkın Meral’in realitesi tarafından yok edilmesi üzerinedir. Film boyunca Halil, Meral’e duyduğu aşkın Meral tarafından zedelenmesinden ve o aşkı kaybetmekten korktuğu için onunla birlikte olmayı reddeder.
Oldukça sağlam yazılmış replikleri ile “sevgilinin hayalde yaratılmış realitesi”ne duyulan aşkı ve sevgilinin kendi varlığının o aşka yarattığı yok olma riskini mümkün olan en iyi biçimde göstermeyi başarmış olan Sevmek Zamanı müzik seçimi ile hem karakterlerin yaşadığı farklı çıkmazları hem de adada geçen bir aşk hikayesi olarak ada ruhunu seyirciye gayet doğal ve sanatsal bir biçimde yansıtır.
Öte yandan kaliteli sinematografisi ile her biri gerçek bir fotoğraf karesini andıran oldukça estetik görüntüler ortaya koyan film, alışılmışın dışında bir aşkı kusursuz diyebileceğimiz psikolojik çözümlemelerle benzeri mümkün olmayacak şekilde anlatır.