Arjantin’de ilk sinema gösterimi 28 Temmuz 1896’da başkent Buenos Aires’te yapıldı. 1897 yılında ise Arjantin sınırları içindeki ilk film yapıldı. Eugene Py isimli bir Fransız’ın çektiği Arjantin Bayrağı isimli bu belgesel film ülkede yapılan ilk filmdi. İlk kurmaca film ise 1908 yılında Eugene Py ve Max Glücksmann tarafından çekilen Dorregosun Kurşuna Dizilmesi isimli filmdi. Aynı yıl başkent Buenos Aires’te ilk sinema salonu da Salon Nacional adıyla hizmete giriyordu.
Arjantin Sinema Sektörü Doğuyor
1930’lu yıllarda sesli sinema ile birlikte Arjantin sineması büyük bir atılım yaptı. İspanyolca konuşulan kıtada izleyiciler İngilizce çekilen Hollywood filmlerine karşı İspanyolca filmleri tercih etmeye başladılar. Böylece bütün Latin Amerika’yı kapsayan büyük bir pazar oluştu. Arjantin özellikle başkent Buenos Aires şehriyle kıtanın en gelişmiş yerlerinden biriydi. Bu şansını kullanarak sinema sektöründe öncülüğü üstlendi. Bu pazarın ihtiyaçlarını gidermeye çabaladı. Böylece Arjantin sineması için on yıl sürecek bir altın çağ başlamış oldu. Arjantin sinemasını bu dönemdeki üretimi yılda ortalama 50 filmi buluyordu.
Bu dönemin en önemli iki yönetmeni Luis Moglia Barth ve Enrique Susini idi. Yönettikleri filmlerde müziği ve şarkıları bolca kullanarak kıtanın her yerinde izlenebilen Arjantin filmlerinin çerçevesini çizmiş oldular.
2. Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda Arjantin sineması eski önemini kaybetmeye başladı. Kendini tekrar
etmeye başlamıştı. Pazar farklı şeyler görmek istiyordu. Böyle bir ortamda Meksika sineması, Latin Amerika sinema pazarında Arjantin sinemasına rakip oldu. Zamanla pazarın lideri haline geldi. Arkasındaki Amerikan sermayesinin de desteğiyle Arjantin’in on yıldır devam eden liderliğini alaşağı etti. Bu durumun doğal sonucu olarak Arjantin sineması kendi ülke sınırları içine dönmek zorunda kaldı. Bu dönemde Arjantin iktidarı yerli sinemacıları korumak için kolları sıvadı. Çeşitli kanunlar çıkararak yabancı film dağıtımını sınırladı. Arjantin sinemasına mali destekler sağlamaya başladı.
1961 Berlin Uluslararası Film Festivali’ndeki ikonik Arjantinli aktrisler: Isabel Sarli, Olga Zubarry, Tita Merello ve Mirtha Legrand.
Üçüncü Dünya Sinemasının Doğuşu
Üçüncü Dünya sineması ilk defa 1968 yılında ortaya çıktı. Femando Solanas ve Octavio Getino, yayınladıkları manifestoyla sinema sanatını yeniden tanımladılar. Sinema-seyirci ilişkisini yeniden ele aldılar. Militan ve gerilla sinemasının nasıl olması gerektiğini açıklamaya çalıştılar. Fernando Solanas ve Octavio Getino ikilisi sinemanın halkı harekete geçirme gücü olduğuna inanıyorlardı. Onlara göre emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı en önemli dayanaklardan biri sinema idi.
Marksist bir perspektifle kaleme alınan manifesto bütün Latin Amerika’da yankı buldu. Yazılan metinde, üçüncü dünya ülkelerinin sömürgelikten kurtulmuş olsalar dahi kültürel ve ekonomik anlamda hala sömürgecilik etkisi altında olduğunu savunarak sinemanın etkin bir mücadele alanı olduğunu ortaya koydular.
Üçüncü dünya sinemasına göre sinema seyircisi sadece “seyirci” değildir. Filmler arasında ara verilmeli seyirci fikirlerini söylemeli ve film hakkında düşünmelidir. Üçüncü sinemanın seyircisi eğlenmek için sinemaya giden seyircilerden farklı olmalıdır. Kendileri de filme katılmalı filmin unsurları arasında yer almalıdırlar.
Fırınların Saati bu teorinin en önemli filmidir. Filmde Arjantin’de yaşanan yeni sömürgecilik anlatır. Grevlerin şiddetle bastırılması, askeri darbe, önemli noktaları ele geçirmiş ABD güdümlü güçler, tüketim çılgınlığını pompalayan kitle iletişim araçları filmde bolca eleştirilir. Kültürel ve ekonomik tepkisiyle beraber filmde sinema tarihine de birçok gönderme bulunur. Üçüncü dünya sineması akımının en önemli temsilcilerinden biri de Fernando Birri’dir. Birri, yaptığı filmlerin yanında yetiştirdiği Latin Amerikalı genç belgeselcilerle de bu akımın etki coğrafyasını olabildiğince genişletti. Avrupa ve ABD dışından çıkan tek sinema teorisi olan üçüncü sinema, sinemanın var olduğu bütün coğrafyalarda çok tartışılmış, çok konuşulmuş bir teori oldu. Özellikle olabildiğince gerçekçi bir sinema olmasıyla zaman içinde Latin Amerika sinemasını karakteristik bir özelliği haline geldi.
Son Dönem
Son dönem Arjantin sinemasında tematik açıdan eskiye benzerlik gösterse de yapısal ve biçimsel olarak farklılıklar ortaya çıktı. Filmler biçim olarak muhalif hareketlerden etkilense de, uluslararası sinema pazarında anlaşılma kaygıları belirginleşiyor. Jose Campanella’nın 2009 yapımı El Secreto de Sus Ojos (The Secret in Their Eyes) isimli filmi son dönem Arjantin sinemasının en yetkin örneklerinden biri. Film En İyi Yabancı Film Oscar’ını da aldı.
Son dönemde Arjantin sinemasında geçmişle hesaplaşma ile alakalı filmlerin sayısında artış olduğu da görülüyor. Bunun sebebi 1970’lerde yaşanan diktatörlük dönemleriyle yüzleşmek o dönemde sansür
yüzünden gösterilemeyenlere ışık tutma çabası olarak görülebilir.