60’lı yılların sonlarına doğru, aktivizm bir yeni alanlarda ve çoğu ülkede yoğunlaşmaktayken, alternatif bir sinema inancıyla yola çıkan Fernando Solanas ve Octavio Gettino, hazırladıkları bir manifestoyla “üçüncü sinema” hareketini başlatmışlardır. Arjantin’de 1966 senesinde çıkan darbeden sonra, “Kızgın Fırınların Saati (La Hora de Los Hornos, 1968)” belgeselinin ardından manifestolarını yayınlayan ikili; sınıf, dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımlarına karşı toplum bilincini yükseltecek, anti-emperyalizmi savunan, mutlak güç yapılarını eleştiren filmler yapmayı amaç edinmiştirler.
Üçüncü sinema hareketinin ismi, ticari ve sanat kaygısı taşıyan filmlere alternatif bir politik sinema hareketi düşüncesinden gelmektedir. Manifestoya göre;
1. sinema, ticari amaçlarla yapılan sinemadır.
2. sinema, sanatsal kaygılarla yapılan sinemadır.
3. sinema, devrimci-politik amaçla yapılan sinemadır.
Bu akım, yalnızca Solanas ve Gettino’nun manifestoyu yayınladığı Latin Amerika’da değil, tüm dünyada, özellikle Afrika, Filistin, İran ve Afgan sinema akımlarında da etki bırakmıştır. 3. sinema, militan ve politik tutumuyla liberal Hollywood ve bireysel Avrupa sinemasına karşıdır. Maddi kaygılara meydan okuyan ve kolektif yapının öneminin altını çizen üçüncü sinemacılar, devrimci atmosferi filmlere adeta enjekte etmişlerdir.
Üçüncü dünya filmleri üç evreden oluşur; ilk aşama; mutlak asimilasyon, ikinci aşama; hatırlama ve son aşama da mücadelede aşamasıdır. Bu tür film yapımı dünya sinemasının verimi açısından bakıldığında küçük, aslında küçücüktür. Yine de Üçüncü Sinema filmleri yapılmış en heyecan verici ve meydan okuyucu filmler arasındadır; bu filmlerin politik ve kültürel önemi, dönemin başlıca tarihsel süreçlerine yakınlıkları ve bu süreçlere karışmalarıyla daha da artmıştır. Üçüncü Sinema belgeselin farklı biçimleriyle çalışabildiği gibi, kurmaca birçok türle de çalışabilir. Hem sinemanın geleneksel olarak yapılış tarzına (örneğin, kolektif ve demokratik yapım yöntemlerine öncülük etmiştir) hem de tüketilme tarzına karşı çıkar. Salt eğlenceyi reddeder, ancak sıkıcı bir sinemayı ya da basit polemikler sinemasını da kendine yasaklar.
Üçüncü Sinema tutkuludur, öfkelidir, mizahidir ve her zaman karmaşıktır. Üçüncü Sinema kavram olarak azgelişmişliği karşısında gelişmeye gereksinim duyan; karışıklık ve yanlış anlama karşısında netlik gereksinimi duyan; rekabet eden ve gerçekten düşman kuramlar ve politikalar karşısında savunmaya gereksinim duyan bir anlayıştır. Özellikle 1920’li yıllar Sovyet sinemasında öncüleri olsa da, yaklaşık kırk yıl sonra ortaya çıkmış ve 1959 Küba Devrimi’nden etkilenmiştir.