Home > Özel Dosya > Sri Lanka Sinemasında Beyaz Perdenin Öncü Kadınları

Sri Lanka Sinemasında Beyaz Perdenin Öncü Kadınları

Sri Lanka sineması, küçük ölçekli bir endüstri olmasına rağmen, zengin bir kültürel mirasa sahip. Ancak bu mirasın içinde kadın sinemacıların hikâyesi, genellikle gölgede kalmış bir destan gibi. Ben de bu konuyu araştırmak istedim. Araştırmam sırasında da Lanka Bandaranayake’nin CINEJ Cinema Journal’da yayımlanan Woman’s Cinema on the Sri Lankan Silver Screen and the “Other” Female Filmmakers1 başlıklı makalesinden oldukça fazla faydalandım. Makale, Sri Lanka sinemasında kadınların hem başat rollerini hem de “öteki” olarak görülen çağdaş kadın sinemacıların mücadelelerini çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Gelin hep birlikte Sri Lanka’nın beyaz perdesinde kadınların yolculuğunu keşfedelim.

Kadınların Beyaz Perdedeki İlk Adımları

Sri Lanka sineması, 1925’te sessiz film Rajakiya Wikramaya Nohoth Kantha2 ile başlar (ne yazık ki bu filmle ilgili günümüze ulaşan görsel bir kanıt yok), ancak konuşan filmler dönemi 1947’de Kadawunu Poronduwa ile açılır. Bunun başlıca sebebi olarak ülkenin 1948 yılına kadar Britanya egemenliğinde olmasını söyleyebiliriz. Bu erkek egemen endüstride kadınların varlığı, uzun süre yalnızca oyuncu olarak sınırlı kalmıştır. İlk kadın sinemacı, 1957’de Siriyalatha filminin yapımcısı Rukmani Devi olmuştur. Rukmani, aynı zamanda Kadawunu Poronduwa’nın başrol oyuncusuydu ve dönemin en tanınmış yıldızlarından biriydi. Ancak ne yazık ki yapımcılık deneyimi tek bir filmle sınırlı kalmıştır. Yönetmenlik koltuğuna oturan ilk kadın ise 1965’te Sweep Ticket’ı Raja Joshua ile birlikte yöneten Florida Jayalath oldu. Maalesef o da kariyerini yönetmen olarak sürdürmedi.

Kadawunu Poronduwa

Kadawunu Poronduwa (1947) Yön.: Jyotish Sinha

Bu öncü kadınlar, sadece varlıklarıyla bile patriyarkal bariyerleri zorladı. Ancak dönemin toplumsal normları, kadınların otorite pozisyonlarına geçişini zorlaştırıyordu. Çoğu kadın sinemacı, oyuncu kimliklerinden sıyrılamadı. Örneğin, Ruby de Mel (Pipena Kumudu, 1967) ve Rohini Jayakody (Hangi Hora, 1968) gibi isimler, yönetmenlik denemelerinden sonra oyunculuğa geri döndü. Film eleştirmeni Sunila Abesekara, bu kadınların Sri Lanka sinemasına gerçek bir katkı sağlamadığını iddia etse de, Denise Lowe gibi bazı akademisyenler, bu öncülerin endüstrideki önemini vurguluyor. Çünkü onlar, gelecek nesillere ilham veren ilk adımları attı.

İki Efsane: Malini Fonseka ve Sumitra Peries

Malini Fonseka ve Sumitra Peries

Sri Lanka sinemasında kadınların hikâyesi, Malini Fonseka ve Sumitra Peries ile derinlik kazanmıştır. Fonseka, “Sinhala Sinemasının Kraliçesi” olarak bilinen bir oyuncu; 1968’de Punchi Baba ile başlayan kariyerinde 150’den fazla filmde rol almıştır. 1984’te Sasara Chethana ile yönetmenliğe adım atarak Sthree (1991) ve Ahinsa (1987) gibi filmlerle bu alanda devam etmiştir. Ancak Malini’nin yönetmenliği, oyunculuk şöhretinin gölgesinde kalmıştır. Kendi filmlerinin yapımcılığını üstlenerek finanse etmesi, onun Sri Lanka sinemasıyla ilgili asıl katkısıdır. Bir röportajında, Sasara Chethana (1984) için bankadan kredi aldığını ve filmin başarısıyla bu borcu ödediğini anlatmıştır. Bu, diğer yapımcıları cesaretlendirmiş ve bankaların sinemacılara kredi vermesinin önünü açmıştır.

Sumitra Peries ise Sri Lanka sinemasında bir başka dönüm noktası. 1963’te Gamperaliya filminde editör olarak başlayan Sumitra, 1978’de Gehenu Lamai ile ilk yönetmenlik deneyimini yaşamıştır. Ardından Yahaluwo (2007) ve Vaishnavee (2018) gibi filmlerle toplamda 10 sinema filmine (ve 1 müzik klibi) yönetmenlik yapmıştır. Sumitra, sadece yönetmen değil, yapımcı ve senarist olarak da Sri Lanka sinemasına katkıda bulunmuştur. Uluslararası çapta övgü toplayan filmleri, onu “Sinhala Sinemasının Şairi” lakabıyla tanınır hale getirmiştir. Tarihsel kronolojiye baktığımızda 1957 yapımı Siriyalatha filminin prodüktörü Rukmani Devi, Sri Lanka’nın ilk kadın sinemacısıdır; ancak ilginç şekilde Sumitra Peries “ilk kadın sinemacı” olarak anılmaktadır.

Sesli sinemanın ilk yılları ile ilgili olarak Peries’ın bir röportajındaki sözleri, dönemin zorluklarını özetliyor: “O zamanlar sinema dünyası kadınlar için yabancıydı. Aileler, kızlarını bu ‘tehlikeli’ alana göndermek istemezdi. Londra ve Paris’te sinema eğitimi almış olsam da, fiziksel ve toplumsal sınırlamaları aşmak zorundaydım.”

Çağdaş Kadın Sinemacılar: “Öteki”lerin Yükselişi

Sri Lanka’da çağdaş kadın sinemacılar “öteki” olarak adlandırılmaktadır; çünkü bu kadınların çoğu, resmi kayıtlarda yer almıyor. Sri Lanka’da bir sinemacı olarak tanınmak için filmin Ulusal Film Kurumu’na kayıtlı olması ve yerel sinemalarda gösterilmesi gerekiyor. Ancak son yirmi yılda seyirci sayısının azalması, sinema salonlarının kapanması ve dağıtım süreçlerinin zorluğu, birçok sinemacıyı alternatif yollara yöneltti ve filmlerin Ulusal Film Kurumu’na kayıt ettirilmemesine sebep oldu. YouTube, VOD (Video On Demand – İsteğe Bağlı Video) platformları ve uluslararası film festivalleri, özellikle kadın sinemacılar için yeni alanlar açmıştır.

Sulang Kirilli

Sulang Kirilli (2003) Yön.: Inoka Sathyangani

Örneğin, Inoka Sathyangani, 2003’te Sulang Kirilli ile uluslararası başarı kazandı. Film, Dhaka ve Tokyo gibi festivallerde ödüller aldı. Ancak Sathyangani, yaratıcı özgürlüğünü korumak için yapımcılarla çalışmayı reddetti ve 2016’daki Cinderella filmini kendi finanse etti. Onun kararlılığı, kadın sinemacıların endüstriyel kısıtlamalara karşı duruşunun bir simgesi oldu. Sumathi Sivamohan ise Tamil (Sri Lanka’nın kuzeyinde yaşayan bir etnik grup) kökenli tek kadın yönetmen olarak 2013’te Ingirunda ile dikkat çekti. Ancak diğer filmleri yerel sinemalarda gösterilmedi, bu da onun “öteki” kategorisine yerleşmesine sebep oldu.

Örneklerin sayısı az gibi görünse de yaklaşık 20 milyon nüfuslu bir ülkenin görece küçük sayılabilecek film endüstrisi içinde “öteki” olmanın ne demek olduğunu anlamak için bu kadarı bile yeterli bence.

Kadın Yapımcılar: Güç ve Çelişkiler

Sri Lanka sinemasında kadın yapımcıların sayısı, yönetmenlere kıyasla biraz daha fazla. Ancak yapımcılık pratiği, genellikle fiziksel üretimden ziyade finansal yatırım anlamına geliyor. Soma Edirisinghe, bu alanda en tanınmış isim. E.A.P. Films & Theatres ile 20 film üreten Edirisinghe, Rosa Wasanthaya (2001) gibi gişe rekorları kıran yapımlarla biliniyor. Ancak Soma’nın “film eleştirmenlerini umursamadığını” söylemesi ve sanatsal değerden çok kâra odaklanması, eleştirilere yol açmıştır. İlginçtir ki, Edirisinghe bugüne kadar hiçbir kadın yönetmenin filminin yapımcılığını üstlenmemiştir.

Rosa Wasanthaya

Rosa Wasanthaya (2001) Yön.: Udayakantha Warnasuriya

Milina Sumathipala ise istisna. Sumitra Peries’in Ganga Addara (1980) ve Duwata Mawaka Misa (1997) filmlerini yapımcılığını üstlenmiştir. Sumathipala’nın güçlü kadın karakterlere odaklanan filmleri desteklemesi, onun adeta kaliteye olan tutkusunu yansıtmaktadır.

Öte yandan, Geetha Kumarasingha gibi oyuncu-yapımcılar, kendi oynadıkları filmleri finanse ederek hem ekonomik hem de sembolik kazanç elde etmeyi amaçlamışlardır. Ancak bu kadınların çoğunun, feminist bir vizyondan ziyade mevcut patriyarkal ideolojilere hizmet eden projelerde yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Geleceğe Doğru: Yeni Nesil ve Umut

Sri Lanka sinemasında kadınların geleceği, genç ve dinamik sinemacılarla umut vadediyor (fark ettiyseniz benim bütün yazılarımda sinema için her zaman “umut” var). Bhavanitha Loganathan, By the Sea (2017) gibi kısa filmleriyle uluslararası festivallerde adından söz ettiriyor; Berlinale Talents ve Busan Asya Film Okulu gibi platformlarda yer aldı. Sumudu Malalagama ise Heli The Daughter isimli film projesiyle Torino Film Lab’dan destek aldı. Sumudu’nun kurduğu The Movement Lab, genç sinemacılara yol göstericilik yaparak endüstrideki boşlukları dolduruyor. Sri Lanka’daki yeni nesil, sadece film yapmakla yetinmiyor; toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik için de çalışıyor.

Son Söz

Sri Lanka sinemasında kadınların hak ettiği yeri alması için sistemik değişimler şart. Kadın sinemacılara özel fonlar, eğitim programları ve mentorluk ağları oluşturulmalı. Film festivalleri ve ödüller, kadınların görünürlüğünü artırmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliği vurgulayan medya okuryazarlığı programları, yeni nesilleri bilinçlendirebilir. Ayrıca, endüstrideki cinsiyet ayrımcılığı ve taciz gibi sorunlara karşı politikalar geliştirilmeli ki bu sadece Sri Lanka için geçerli değil, tüm dünyada bu böyle olmalı.

Sri Lanka sineması, Rukmani Devi’den Sumitra Peries’e, Inoka Sathyangani’den Sumudu Malalagama’ya uzanan bir kadın mücadelesi hikâyesi. Bu kadınlar, patriyarkal bariyerlere rağmen beyaz perdede iz bıraktı. Ancak “öteki” kadın sinemacıların tanınması ve desteklenmesi, endüstrinin geleceği için kritik önemi haiz. Sinemaseverler olarak bize düşen, kadın sinemacıların sesinin daha gür çıkarması için destek olmak.


Kaynakça

  1. Lanka Bandaranayake (2024). Woman’s Cinema on the Sri Lankan Silver Screen and the “Other” Female Filmmakers https://cinej.pitt.edu/ojs/cinej/article/view/600/743
  2. Daily Movies. 100 Years of Sri Lankan Cinema Rajakeeya Wickremaya සිනමා සියවස 1925 https://www.youtube.com/watch?v=GNSkJFH_YOg