İranlı usta yönetmen Jafar Panahi 11 Eylül günü tutuklu olan Mohammad Rasoulof ve Mostafa Aleahmad için eylem yaparken gözaltına alındı ardından geçmişte işlediği suçlar gösterilerek 6 yıl olmak üzere hapishaneye gönderildi.
Uzlaşmaz bir devrimci;
Jafar Panahi geçmişte çektiği filmlerle İran rejimi tarafından hedef gösterilmiş, sansürler sonrası hapishaneye atılmış ardından uluslararası kamuoyu sayesinde tutsaklığı ev hapsine çevrilmiş ve film yapması yasaklanmıştır. Bu süreçte ”Bu bir film değildir” adlı belgeseli evinde çekmiş ve bu eserle ülkesini Cannes film festivalinde temsil etmiştir. Jafar Panahi’nin bu baskılarla bu kadar sert karşılaşması rejimin yönetimsel şeklinin sanat düşmanı olmasıyla açıklamamız mümkün değildir! Jafar Panahi’nin filmlerini izlerken, İran halkının gündelik sorunlarının ne denli can alıcı olduğunu görebiliyoruz. Ekonomik sorunları ”Kanlı Altın” filminde bir kuryenin hikayesinde, kadınların özgürlük alanlarını ”Ofsayt” filminde İran milli takımının maçına girebilmek için erkek kılığına girmek zorunda kalan kadınların gerçek hikayesiyle, İran halkının gündelik sorunlarını kendi kullandığı taksi filmiyle, sanatçı olmak isteyen taşralı kızın hikayesini yine o taşrada gerici devrim sonrası sanatçılık yapması ve yüzü televizyonda gösterilmesi yasaklanmış kadının, o taşrada yasaklanmış şekilde yaşadığını göstermiş ve o kadını tekrar bir filmde yüzünü göstermeden sadece uzaktan sesiyle ”3 Yüz” filminde oynatmıştır. Bu zorbalıklara karşı filmlerinde en net devrimci mesajları vermiştir. Hal bu şekildeyken gerici İran rejimi Jafar Panahi’ye düşman olması onun filmlerini yasaklaması, onu hapse atması şaşkınlık yaratmaması gerekir. Türkiye sinemasında uzun yıllardır eksik olan toplumcu sinema başlığı altında en net ve en doğru kısmı abartısız bir yorumla tüm çıplaklığıyla sorunu gözler önüne getiren Panahi sineması bunu yaparken işin sanatsal kısmında taviz vermez. Filmlerini olabildiğince gündelik sorunları yaşayan amatör oyuncularla çekmiştir. Panahi’yi tutsak eden rejim hiçbir şekilde kendisi gibi düşünmeyen İran toplumunu da tutsak ermiştir. Panahi İran sinemasının yerli kahramanıdır.
Panahi'ye selam olsun;
Panahi hapise atılmasına rağmen ülkemizin kendi sınırları içinde toplumcu sinema yazarları ve yönetmenleri bununla ilgili tek bir kelam etmemesi şaşkınlık vericidir. Panahi’nin en başta sanat yapması bile yasak olduğu bir süreçte yan komşumuzda böyle bir sorunla karşılaması en başta bizleri ilgilendirir. Sinemanın toplumu değiştirmek onu ileriye götürmek için elinden geleni yapan sinemacıları dışında baskı ve sansürü kendi öz kariyerleri için kullanan asalakları da vardır ne yazıktır bu yarım porsiyon aydınlar bizim ülkemizde oldukça yaygındır. İranlı yönetmen Abbas Kiarostami ABD’de düzenlenen festivale sırf İran pasaportlu olduğu için alınmadığı süreçte, Finlandiya’lı usta yönetmen Aki kaurismaki’nin boykot ettiği açıklamasında “bu koşullar altında, festivale katılmaktan vazgeçmek zorunda kaldım, çünkü Abd hükümetinin İranlı bir yönetmene ihtiyacı yoksa Fin’li bir yönetmene hiç mi hiç gereksinim duymayacağını düşündüm. üstelik bizde petrol de yok” diyerek tavrını vermiştir. Jafar Panahi İran halkının koşullarını tüm gerçekliğiyle anlatmasından dolayı hapishanededir. Bu koşulları anlatırken başına bunların geleceği aşikardı ve biliyordu lakin cesaretin bulaşıcı bir yanı, sinemanın değiştirici bir unsur olduğununda farkındaydı. Bu süreçte İran’lı auteur için yapılması gereken, inancımızı ve baskımızı diri tutup Jafar Panahi ve arkadaşları için özgür taleplerimizi en gür şekilde çıkarmaktır.
Son söz Türkiyeli yönetmenlere
Son söz kendi ülkemizde özgürlük savunucusu olup filmlerinde taşralı hikayelerinde toplumsal gerçeklikten uzak, imajları Kafka’nın, Gogol’un romanlarından kopyala yapıştır yapan halkın toplumsal sorunlarını görmeden suya sabuna karışmadan sinema yapanlaradır. Türkiye sineması kendi kabuğunu kırıp bu az diyaloglu film yapan bunu da sanat sineması diye pazarlayan asalakların, Panahi sinemasına bakıp utanması gerekir. Onlara Godard’ın Cannes Film festivalinde işçiler için destek konuşmasında sözlerle cevap vermek istiyorum.
“Ben size öğrencilerle ve işçilerle dayanışma diyorum, siz kamera açıları ve yakın çekimden bahsediyorsunuz. Hepiniz dallamasınız.”
Jafar Panahi’ye özgürlük ve onun sinemasının cesareti ve sanatsal kısmı Türkiye’li yönetmelere örnek olması dileğiyle…