Aki Kaurismaki’nin Proletarya Üçlemesi’nin ilk filmi olan Shadows in Paradise – Cennetteki Gölgeler, eski kasap şimdinin çöp toplayıcısı Nikander’in sürekli iş değiştiren ve sınıf atlamanın peşinde olan Ilona’yla olan aşkını Kaurismaki kendine özgü “deadpan” mizahı ile harmanlayıp ortaya çok özel bir romantik komedi çıkarıyor.
Kaurismaki filmin beşinci dakikasında filmdeki kaotik aşık çifti, Nikander’in kazara elini kanatması sonucu markette tanıştırır. Nikander’in elinin kanadığını gören Ilona ona yara bandı yapıştırır. Film ilk 10 dakikasından sonra çok daha sertleşir ve Nikander’in tek ve en iyi dostunun öldüğü sahneyi, karakterin karısına verdiği dünya turu sözünden bahsettikten sonraki sahneye koyar. Bu sahneyle Kaurismaki’nin karanlık ve ironik olan dünyasına ilk adımlarımızı atarız. Bu olaydan çokça etkilenen Nikander kendini içmeye verir ve barın şefiyle kavga edip hapse düşene kadar içmeye devam eder. Hapiste Melartin’le tanışır ve tanışır tanışmaz çöpçü eksiği olduğunu ve arkadaşının yerine yeni biri bulunması gerektiğini söyler.
Nikander ve Ilona ilk karşılaşmalarından sonra hep tesadüfi yerlerde, tesadüfi zamanlarda karşılaşır. Birkaç kez karşılaşma sonrası birlikte olurlar ancak Ilona’nın Nikander, Melartin ve Melartin’in eşiyle olan buluşmaya gelmemesi sonucu kavga ederler ve ayrılırlar. Ilona bir süre çalıştığı mağazanın patronuyla çıkar ancak Nikander’le giremediği restorana patronuyla girdiğini gördüğü zaman restorandan kalkar ve Nikander’in evine gider. Nikander dışarıdayken 2 serseri tarafından dövülür ve hastaneye kaldırılır. olayı bilmeyen Ilona işine geri döner, Nikander sabah kalkar üstünü değiştirir ve Ilona’nın yanına gidip her şeyin iyi olacağını ve onunla gelmesi gerektiğini söyler. Ilona ve Nikander artık Melartin’e kalmış olan çöp arabasıyla yolcu edilir.
Nikander ve Ilona’nın çok garip ortak özellikleri vardır ve belki de en izlerken en komiği ve akılda kalanı ne olursa olsun elindeki veya ağızlarındaki sigarayı bırakamamalarıdır. Ilona sahilde Nikander onu öperken, Nikander ise serseriler tarafından dövülürken ağzındaki sigarayı asla düşürmez hatta bayılmışken bile ağzındadır sigarası.
Kaurismaki kamerasıyla romantik olmayan sahneleri ve mekanları dahi kolaylıkla romantikleştirebilen bir yönetmen ve kendini bu nedenle filmleri diğer çoğu yönetmenin filmlerinden kolaylıkla ayrıştırılabilir. Özellikle sahilde ilk öpüştükleri an benim için filmde en akılda kalan anlardan biridir çünkü Kaurismaki filminin her karesine kendi dokunuşunu hissettirmeden izleyiciye geçirir ve bunun en önemli örneği de bu sahnedir.
Sonu nispeten iyi bittiği halde ağlayabildiğim çok az film vardır ve Shadows in Paradise’a ağlamamın en önemli nedenlerinden biri de Kaurismaki’nin son sahnede Älä Kiiruhda şarkısını filmine yedirip, seyirciye Ilona ve Nikander’in umuduyla umutlandırıp, olabilecek en iyi şarkı ve mizansenle filmini Ilona ve Nikander’in bindiği gemiyi izleterek seyirciyi terk ediyor.