Home > İnceleme - Analiz > İnceleme: Özgürlüğün Zorbalık Hakkı

İnceleme: Özgürlüğün Zorbalık Hakkı

Çıkarsız aşklar bir metro istasyonunda ölü olarak yatıyorsa bunun adı özgürlüğün zorbalık hakkıdır. Yönetmenimiz Rainer Werner Fassbinder’in 1975 yılında çektiği ve Fox karakterini bizzat kendisinin oynadığı eşsiz filmin ismidir özgürlüğün zorbalık hakkı. Filmlerin girişlerini yazmakta hep zorlanmışımdır. Bunun asıl sebebi klişe olmayan bu filmleri klişe cümlelerle iyi ve kötü üzerinden eleştirmenin acizliğini yaşamaktan hep korkmuşumdur. O yüzden filmimiz diğer aşk filmlerinin anlattıklarının çok dışındadır. Bunun asıl sebebi yönetmenin aşklara bakış açısıdır! Fassbinder için aşklar çıkarlar etrafında bir araya gelen duygusal eylemdir. Bu çıkarlar toplumu yaratan diğer eylemlerinde bir bütünüdür! Filme geçmeden evvel filmle bağlantılı olduğu için yönetmenin aşklara bakışını açmak gerekiyor. Yönetmen aşkların başlayan ve biten bu süreçte insanın değişimini gösteren, kullanılmış arzu birikimlerinin tüketimine dönüştüğünü aynı zamanda farklılıkların ayrıcalıklılaştığını anlatır. Burjuva olması veya işçi olması, köylü veya kentli olması, eşcinsel olması yaşanan şeylerin farklı olması anlamına gelmediğini bize sakince anlaatır! Çıldırmış bir toplumun görsel şovunu yapar. Fassbinder’i yaşamına baktığımızda savaş sonrası doğan ilk kuşaktır, ailesi henüz çocuk yaşta dağılacak aynı zamanda lise eğitimini yarıda bırakacaktır daha sonradan tiyatro salonlarında çalışmaya başlayacak, 18 yaşına geldiğinde yakın arkadaşlarına eşcinsel kimliğini açıklayacaktır. 37 yıllık yaşamında 35 adet film çeken yönetmen yüksek doz uyuşturucu ve alkolden kalp krizi geçirip ölecektir!

AŞK VE TOPLUMA DAİR

“Fox and His Friends – Özgürlüğün Zorbalık Hakkı” filminde, bir sirkte gösteri yapan Fox’un piyango tutkusunu görürüz. Her bileti kazanacak gibi oynayan Fox, en sonunda kazanacaktır. Yarım milyon Alman parasıyla paranın anlamını bilmeyen Fox varoş semtinin birahanesinde bira içen, barda tanıştığı erkeklerle yatmayı seven seçicilik dediğimiz ayrıcalığa ulaşamamış sıradanlaşmış bir Alman’dır. Fox zengin olduktan sonra aşık olacağı kişiyle tanışır. Alman burjuvazisi olan adam Fox’un parasıyla ilgilenir. İşleri kötü gitmektedir ve paraya ihtiyacı vardır! Fassbinder kendisi her ne kadar eşcinsel bir birey dahi olsa aşkların kimlikleriyle değil duygusal bütünlüğüyle ilgilenir. Günümüzde dijital medyanın pazarladığı en güzel  aşkların LGBT bayraklarının altında yaşandığını iddia eden o boktan yapımlara benzemez. Fassbinder için ilişkinin başlangıcındaki duyguların kendisi ve bitmeye yakın koşulların hayatla kurduğu bağla ilgilenir. Fox paranın kendisini günü geçirmek üzerine kurgularken sevgilisi iyi bir ev, evin içerisinde kendi zevkine göre döşediği tarihi eşyalarla ilgilenir. Çok açık şekilde gördüğümüz şey birikimin burjuva ve sıradan bir insan arsındaki farkıdır! Bir taraf var olanla hep planlar dahilinde yaşarken diğer taraf hayatı boyunca elindekiyle günü geçiren konumda oluşudur. Kaldı ki bu ilişkide kadın ve erkek ilişkisi üzerinden olmaması ilişkinin cinsiyetler arasındaki farklar olduğunu gösteren basit eleştirel getirmemizi engeller. Örneğin baskın bir kadın karakteri olması filmin eleştirmenler tarafından cinsiyet eleştirisini yapmasına neden olabilirdi! Ama ortada duran şey toplumsal sınıf farklılıklarıdır! Filmin içinde Fox günden güne aşık olduğu adama bağlandıkça parası azalacaktır. Maddi çıkarların ve duygusal çıkarlarla nasıl benzediğini göreceğizdir! Aslında iyi ve kötü karakter yoktur! Fox hayatı boyunca görmediği ilgiye aşık olmuştur. Bu ilginin kendisi parası bittiğinde bitecektir lakin bunu oyunun sonuna gelene kadar ilgilenmeyecektir.  Fassbinder burada çıkarların pazarlığını anlatır. Duygusal pazarlık ve maddi pazarlık. Birbirine benzemeyen iki insanın kaybedişini gösterirken duygunun tarafını göstermeyi ihmal etmez. Kaybedenin Fox olması şans eseri olmadığını görmek gerekir.

ozgurlugun zorbalik hakki 2

BAŞLADIĞI YERE DÖNMEK;

Filmin başlangıcında Fox fakirdir ve sonuna geldiğinde yine fakir olacaktır. Lakin sona geldiğinde intihar edecektir. Filmin başladığı konuma geri dönse bile değişen ciddi bir şey vardı o da ” Fox’un kendisidir”. Fassbinder’i yazının en başında kurduğumuz cümleyle açalım filmleri yaşamla kurduğumuz bağ bakımından aynı olması! İlişkilerin başlangıcı temel şey aynıdır! Değişimin kendisi arzulara ve yeni şeylere muhtaçtır. Ayrılıklarında başlangıçtan bir farkı yoktur yine aynı şekilde arzularında etrafında sönümlenmesi farkın benzerliğini gösterir. Arzuları iyi veya kötü diye ayıramayız! Aşkları da iyi veya kötü diye ayırmak mümkün değildir! Fox iyiyi ve kötüyü ayırabilecek yaşa gelmesine rağmen sevgiden uzak bir toplumda büyümesi sevgiye olan mecburiyetini gösterecektir! (Filmin son sahnelerinde annem olsaydı böyle olmazdı demesini görürüz.) arzular bazen mecbur kalınmış duygulardır. Fox ilginin gerçekliğine aşık olmuştu. Bu yüzden geldiği nokta bu zamana kadar yaşadığı şeylerin çok uzağındaydı. Fox’un ilişkilerinin hiçbirisi maddi çıkarlar etrafında değildi ve birbirine benzeyen insanların anlık eğlencelerinden ibaretti. Bu sefer duygularının ve arzularının maddi çıkarlar etrafında aşağılandığını gördükçe ona dair hiçbir şey kalmayacaktı. Fox kullanılmışlığın getirdiği durumu geriye gitmesine ve eskisi gibi olmasına engel olacaktır.

Fassbinder için hayatın bir nedeni ve sonucu vardır. Fakir ve kültürü olmayan bir adamın zengin olduktan sonraki konumunu bilir. Burjuva toplumunda yetişmiş ama paraya ihtiyacı olan kurnaz bir adamında konumunu bilir. Bu yüzden bu ilişkinin kendisini anlatırken sadece aşka olan bakış açısını değil toplumun yapısını da anlatacaktır. Meselenin kendisi cinsel tercihler değil sınıfsal ve toplumsal arzuların etrafında yaşanan ilişkilerdir. Fox yaşadığı yere gidemezdi çünkü artık parası için kullanılmış bir adam olduğu biliniyordu ve yaşadığı hayatta da kalamazdı parası kalmamıştı. Fox bir istasyonun soğuk kaldırımında intihar etmeyi seçti ve özgürlüğün zorbalık hakkıyla tanışmış oldu.