Kederli dünyaya hiçbir borcu olmayan kızın hikayesi.
Mouchette, taşrada yaşayan ve annesi ölüm döşeğinde olan bir kızdır. Babası ve abisi kaçak içki satışıyla uğraşır. Çevresinden sevgi görmez. Ayrıca ev işleriyle uğraşan ve küçük kardeşiyle ilgilenen Mouchette, yoksulluk içinde yaşar. Mouchette’in taşradaki sevgisiz, yalnız ve sefil yaşamına tanık oluruz.
Evde, okulda, olduğu her yerde dışlanan son derece yalnız olan Mouchette; kendisine sefaletten başka hiçbir şey sunmayan bu yaşama başkaldırır. Derste şarkı söyleyen arkadaşlarına katılmaz. Okul çıkışlarında arkadaşlarına çamur fırlatır. Kiliseye girerken çamurlu ayakkabılarla girer. Mouchette’in sevgiye olan açlığı, filmdeki birtakım olaylar sonucu kendisine yakınlık gösteren ve karakter olarak karanlığa yakın Arsene’i bile sevmesinden anlaşılır.
Filmin yönetmeni Robert Bresson insana dair olanı; yalın üslubu, mütevazi tekniği ve filmi lüzumsuz diyaloglardan arındırarak anlatır. Seyirciye filmi ‘hissetme‘ alanı bırakır. Filmi duygulardan arındırmaya çalışır, olanı gösterir. Gerçekçidir. Bu benzeri nadir üslubu ile seyirciye gerçek bir sinema deneyimi yaşatır. Özellikle günümüzden geçmişe bakıldığında insana dair bu eserlerin günümüzdeki eserlerden çok daha doğal ve gerçek hissettirmesi Bresson’un şahsına münhasır üslubu ile ilişkilidir.
Film boyunca kameranın olanı göstermeye yönelik titizliği, filmin sonunda ise mesafeli durarak çarpıcı bir göle yuvarlanma sahnesi ile son bulur. Duygulardan tamamen arınmış bu sahnede Mouchette acı dolu bu dünyadan -tıpkı Bresson’un Au hasard Balthazar filmindeki Balthazar gibi- kurtulmuştur.