Home > İnceleme - Analiz > İnceleme: Leyla’nın Kardeşleri

İnceleme: Leyla’nın Kardeşleri

Said Rustayi’nin uzun metrajlı üçüncü filmi olan 2022 yapım Leyla’nın Kardeşleri (Leila’s Brothers), Cannes film festivalinde FIBRESCI ödülünü almış olup kendi ülkesi İran’da rejim karşıtı olduğu gerekçesiyle yasaklanmıştır. Yine aynı gerekçeyle yönetmeni Said Rustayi Ağustos 2023 de altı aylık bir hapis cezasına mahkûm edilip 5 yıl boyunca film yapması yasaklanmıştır.

Film hiç evlenmemiş ve kendisini ailesine adamış olan Leyla ve sefaletle boğuşup gelecek güvenceleri olmayan dört erkek kardeşi etrafında şekillenmektedir; en akıllı ama aynı zamanda en korkakları olan Alirıza, illegal işlere bulaştığından dolayı filmin sonunda ülkeyi terk eden Manuçer, evli, çocuklu ve sefalet içinde yaşayan aşırı kilolu Perviz, işsiz ve tüm gün Amerikan güreşi seyreden Ferhat ve aileyi bir arada tutmaya çalışan Leyla. Alirıza çalıştığı şirketin batması sonucu 1 yıllık maaşını alamayıp evine döner. Bunun üzerine Leyla kendinin ve Perviz’in de çalıştığı AVM’den bir dükkan satın almaları ve dört kardeş birlikte işletip hayatlarını düzene sokmaları için onlara teklifte bulunur. Babası bu fikrin önündeki en büyük engeldir. Tek hayali aşiretlerinin reisi olmak olan 80 yaşındaki baba İsmail burda hükümeti temsil etmektedir. Aile, yoksulluk ve ekonomik sıkıntılar başlıklarını İran’ın sosyokültürel yapısı hakkında da bilgi vererek işleyen bu film aynı zamanda büyük İran panoraması olarak da adlandırılmakta.

“Nasıl düşüneceğin değil ne düşüneceğin öğretildi sana”

Genel olarak kaotik, kalabalık ve bunaltıcı bir yapıya sahip olan film 2 saat 45 dakika boyunca topsunuz düşürmeden ilerlemekte. Leyla’nın her şeye karşı dik duruşu, ne yaşanırsa yaşansın asla vazgeçmeyişi, anne babasıyla yaşadığı gerilimler oldukça gerçek ve bizi hayattan kesitler izlermişiz gibi karşılamakta. Her zorluk ve yanlışlık karşısında suçlanması ve adeta cadı ilan edilmesi sonucu cezanın ebeveynlere kesilmesi gerektiği ile ilgili tiradı ve babasına attığı tokat sahnesindeki gerginlik elle tutulur gibidir. Son sahnede babasının ölümüne ve Alirıza’nın olay karşısındaki tavrına karşı oluşan hafif tebessümü belki de özgürlüğün habercisi.

Bir belgesel gibi önüne geçip izleyeceğiniz ve sizde derin etkiler bırakacağına inandığım bu filmi herkese öneririm.