Home > İnceleme - Analiz > İnceleme: Gecelerin Ötesi

İnceleme: Gecelerin Ötesi

Martin Scorsese’nin çok sevdiği Susuz Yaz’ı, Bergman izlese (belki izlemiştir) bunu çekmek niye benim aklıma gelmedi diyeceği Sevmek Zamanı’nın yönetmeni Metin Erksan’ın, diğer filmlerine göre biraz daha kıyada köşede kalmış kendinizden çok şey bulacağınız bir filmidir Gecelerin Ötesi.

Bu film 7 gencin hikayesidir. Konu olduğu gibi hayattan alınmıştır. Her mahallede bir milyonerin türediği devirde aynı mahallelerde bu gençlerde türedi.

Filmin konusu daha ilk başta çıkan yazıdan da anlayacağınız üzere ekonomik zorluklar yüzünden hayatından bezmiş ve artık bir şeyler yapmak isteyen yedi genci konu alır. Bu gençlerin hepsi birbirinden farklı görüşte ve karakterde olsa da hepsinin ortak noktası çektikleri maddi sıkıntının hayatlarına yansımasıdır.

Bu eseri benim gözünde değerli kılan şeylerden biri yönetmenin ne kadar özen gösterdiğini her bir sahneden anlıyor olmanız. Özellikle daha ilk sahnelerdeki çekim tekniklerinden Metin Erksan’nın etkilendiği yönetmenler bir bir aklınıza geliyor.

İşçilerin çalışma koşullarından memnun olmaması, tiyatrosunu kurtarmaya çalışan sanatçılar, Amerika’ya gitmek isteyen gençler… Türk sinemasında gerçekçilik akımının nadide örneklerinden olması bir yana günümüzde benzer sorunları yaşamamız ve karakterlerin hepsiyle empati yapabilmemiz Metin Erksan’ın sadece gecelerin ötesini değil, zamanın ötesini de görebildiğini gösteriyor. Bu yönleriyle döneminin siyasetini eleştirmesiyle ve toplumun o zamanki psikolojisini bizlere yansıtması açısından Türk sinemasının en kaliteli ve realist yapımlarından birisidir. Yer yer fazla didaktik kaçan tarafları olsa da çok fazla göze battığını düşünmüyorum.
Özellikle de Kadir Savun ve Erol Taş’ın oyunculukları, mükemmel bir şekilde yazılmış replikleri izleyiciye bütün duyguları vererek aktarması bu filmi oldukça akılda kalıcı yapıyor.

 

gecelerin otesi 2

 

“Biliyor musun kardeşlerimden bıktım artık. Senelerce kendimi onlar için hep harcadım. Beni bir dolap beygiri gibi çalıştırdın. Anlıyor musun? Bıktım artık. Onun yaşında çocuklar çalışıp ev bakıyorlar. Ben kaç yaşında çalışmaya başladım, tam yedi yaşında değil mi? Beni okula göndereceğiniz yerde işe gönderdiniz… Bir gün bile şu çocuklar kadar mesut olmadım. Bütün hayatım boyunca gördüğüm tek şey berbat bir sefalet oldu.”
“Zaten ben gidip geldiğimin farkında değilim ki aynı yerleri gördüğüm için, bana duruyormuşum gibi geliyor.”
“Biz harcanmış insanlarız. Bak içki bile bizi neşelendirmiyor. Bu topluluğa bir şeyler yaptırmak lazım. Yoksa mahvolur gideriz.”

O kadar güzel ve vurucu replikler var ki insanın hepsini yazası geliyor. Biraz kıyıda köşede kalmış bu filmin anlattıkları, sizi tamamen içine çeken atmosferi kısacası her şeyiyle çekildiği dönemi ve günümüzü kıyasladığımızda tam bir başyapıt olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca filmle ilgili yazılmış bir makaleye şu kaynaktan bakabilirsiniz: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/516435

 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir
Yeşilçam’da Jönlükten Cezaevine: Kuzey Vargın
Türkiye’nin En Çok İzlenen Filmi Hangisi?