Home > Özel Dosya > Charlie Chaplin: Sessiz Sinemanın Dahisi

Charlie Chaplin: Sessiz Sinemanın Dahisi

Charlie Chaplin’in 1921 yapımı The Kid filmi için kullandığı “Bir gülümseme ve belki bir damla gözyaşı” sözü, aslında sadece bu filme değil, Chaplin’in tüm hayatına da özet niteliğindedir. Chaplin, sinema tarihinin en etkileyici ve unutulmaz figürlerinden biri olarak kabul edilir. Sessiz sinemanın altın çağında, yalnızca bir oyuncu değil, aynı zamanda bir yönetmen, senarist ve yapımcı olarak da adını altın harflerle yazdırmıştır. Onun komedi anlayışı, insani duygulara dokunan anlatımı ve sinema sanatına getirdiği yenilikler, onu klasikleşmiş bir ikon hâline getirmiştir.

Bugün onu şöhretin ve mizahın zirvesinde görenler, Chaplin’in çocukluk yıllarında yaşadığı yoksulluk ve zorluklardan pek haberdar değildir. Onun en çok bilinen Tramp (Serseri) karakteri, palyaço ayakkabıları, bastonu, melon şapkası ve meşhur bıyığıyla dünyanın dört bir yanında tanınırken, perde arkasındaki gerçek Chaplin’i tanımak için daha derine inmek gerekir.

Chaplin’in hayatı, düşünüldüğü kadar basit ve parıltılı başlamamıştır. Bu yüzden ne şöhret ne de para, onun çocukken yaşadığı travmaları tam anlamıyla iyileştirmeye muvaffak olabilmiştir. 1889’da Londra’da doğan Chaplin, yoksulluk ve aile içi sıkıntılarla dolu bir çocukluk geçirmiştir. Babasını (1901 yılında) küçük yaşta kaybettikten sonra annesinin akıl sağlığı sorunları nedeniyle zor bir çocukluk dönemi olmuştur. Aileyi geçindirecek para olmadığı için Hannah Chaplin ve oğlanlar sonunda 1896’da ayrıldılar ve Charlie’nin kardeşi Sydney ile birlikte yetimhaneye yerleştirilmeleri de hayatlarındaki zorluklara tuz biber ekmiştir.  Buna rağmen küçük yaşta sahneye adım atan Chaplin, yeteneği ve sahne üzerindeki doğal komedisi sayesinde dikkat çekmeyi başararak kısa sürede müzikhollerde ve tiyatro sahnelerinde kendine yer bulmuştur. Tabii ki bu fırsatları yetimhanedeyken yakalamamıştır; annesinin sağlığının iyi olduğu ara dönemlerden birinde Charlie ve Sydney yetimhaneden tekrar annelerinin yanına dönmüştür. Chaplin’in sahneye ilk adımı ise bir dans grubunda çalışmak olmuştur. Yeteneği fark edildikçe tiyatro oyunlarına ve daha sonra sinemaya geçiş yapmıştır. Kendi tarzını oluşturması, izleyiciyi güldürmek için basit ama etkili mizahi unsurlar kullanmasıyla başlamış ve ileriki yıllarda başarıya ulaşmasında etkili olmuştur.

charlie chaplin sessiz sinemanin dahisi 2

 

Chaplin’in kökleri Londra’da şekillendi, ancak kariyeri Eylül 1910’da Amerika’ya gelene kadar başlamadı. Amerika’ya gelişi ve buradaki kariyeri, onu sadece bir komedyen olarak değil, aynı zamanda bir yapımcı, yönetmen ve senarist olarak da öne çıkarmıştır. Modern Times, City Lights ve The Great Dictator gibi filmleri, Chaplin’in mizahın ötesinde toplumsal eleştirilere de yer verdiğini gösterdi. Kısa sürede Hollywood’da ün kazanan Chaplin, sessiz sinema döneminin en yaratıcı ve etkileyici figürlerinden biri haline geldi.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Chaplin’in en bilinen ve sevilen karakteri, Tramp (Serseri) tiplemesidir. 1914 yılında ilk kez sahneye çıkan bu karakter, büyük ayakkabıları, bastonu, melon şapkası ve küçük bıyığı ile kısa sürede dünya çapında ün kazanmıştır. Türkiye’de Şarlo olarak tanıdığımız karakter, alt sınıftan gelen bir adamın toplumsal adaletsizlikler karşısındaki duruşunu mizah yoluyla ele alırken, seyircinin empati kurmasını sağlayan güçlü bir figür olmuştur. Bu noktada Chaplin’in sinema anlayışının sadece güldürmeye değil, aynı zamanda düşündürmeye de dayandığını anlayabiliyoruz.

Chaplin’in yaşamında sanatın yeri, onun en derin korkuları ve umutlarıyla şekillendi. Filmleri sadece izleyiciyi güldürmekle kalmadı, aynı zamanda ona düşünme ve hissetme fırsatı da sundu. The Kid (1921) ve City Lights (1931), onun hem sevgiye duyduğu ihtiyacı hem de toplumsal adaletsizliklere duyduğu hassasiyeti gösteren en belirgin örneklerden bazılarıydı. The Kid filmi, Chaplin’in sadece bir sanatçı olarak değil, bir insan olarak kim olduğunu da gözler önüne serer. Filmin ana temalarından biri olan baba sevgisi eksikliği, Chaplin’in kendi yaşamından izler taşır. Babasının sevgisinden ve ilgisinden mahrum kalmış bir çocuk olarak yetişen Chaplin, annesinin sevgi dolu yaklaşımıyla büyümüş ve hayatta kalmak için mizahı bir kalkan olarak kullanmıştır. Bu film ekseninde Türk Sineması’ndan bir anekdot da verelim: Başrollerinde Kemal Sunal ve Ece Alton’un oynadığı 1986 yapımı Garip filmi, The Kid’in yeniden uyarlanmış bir versiyonudur.

Charlie Chaplin aynı zamanda döneminin kamera efektlerini ve perspektifi en iyi kullanan yönetmenlerinden biriydi. (Modern Times filminde kullanılan efekt tekniklerini ve açıklamalarını izlemek için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=qzEruSt1kfE)

Chaplin, dünya tarihinin en çalkantılı dönemlerinden bazılarında sahnedeydi. Birinci Dünya Savaşı, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı gibi olayların ortasında, insanların gülmeye en çok ihtiyacı olduğu zamanlarda sahneye çıktı. Onun komedisi evrenseldi; dili, kültürel farklılıkları aşarak herkesin anlayabileceği bir mizah sunuyordu.

Oyunculuğu ile ünlenen Chaplin, sadece bir komedyen değildi; toplumsal sorunlara ve politik olaylara duyarlı bir sanatçıydı. Modern Times (1936), sanayileşmenin insan üzerindeki baskısını hicvederken, The Great Dictator (1940) ise Adolf Hitler ve faşizmi sert bir dille eleştiren cesur bir filmdi. Özellikle The Great Dictator’da yaptığı ünlü konuşma, insanlık, özgürlük ve barış üzerine unutulmaz bir mesaj olarak sinema tarihine geçti.

charlie chaplin sessiz sinemanin dahisi 3

Ebedi Bir Miras

Chaplin’in hayatı, komediyle trajedinin iç içe geçtiği bir hikâye olarak okunabilir. Onun sanata adanmışlığı, sınırsız hayal gücü ve yaşadığı travmaları sanata dönüştürme yeteneği, onu sinema tarihinde efsanevi bir yere taşıdı. Chaplin, sanatın yalnızca güldürmek değil, aynı zamanda düşünmeye sevk etmek olduğunu gösteren nadir sanatçılardan biridir. Bugün bile eserleri, güncelliğini koruyarak yeni nesillere ilham vermeye devam ediyor. O, sadece bir sinema figürü değil, aynı zamanda insan ruhunun neşesi ve hüznünü aynı sahnede buluşturan ölümsüz bir sanatçıdır.

* Sinema tarihinin unutulmaz komedyeni ve en büyük dehası Charlie Chaplin, 1975 yılında İngiltere Kraliçesi tarafından ‘sir’ ünvanıyla ödüllendirildikten sonra, 25 Aralık 1977 tarihinde İsviçre’deki malikânesinde hayatını kaybetmiştir.