Öncelikle fazla uzun olmaması için film sayısını 10 ile tutmanın üzüntüsü içinde olduğumu söylemeliyim. Aslında müzisyenler hakkında daha pek çok önemli ve güzel film olmasına rağmen bu liste aralarından seçme gayretinde bulunduklarımı göstermektedir. Listeyi hazırlarken asıl hedefim Bohemian Rhapsody gibi herkesin zaten bildiği filmleri tekrardan yazmak yerine gözden kaçmış daha spesifik bilinmeyen filmleri sunarak faydalı bir liste yapmaktı. Bohemian Rhapsody kadar popüler olan Blues Brothers’ı koymak dışında da hedefimi yerine getirdiğimi düşünüyorum.
1- The Doors (Oliver Stone, 1991)
İsmini Aldous Huxley’in LSD etkisindeyken yazdığı deneysel kitabı The Doors of Perception’dan alan 60’lara damga vurmuş psikedelik rock gruplarından biri olan The Doors’u, grubun kuruluş aşamasını ve gittikçe grubun en popüler üyesi Jim Morrison’ın yaşadığı değişimleri anlatan bu film 1991’de vizyona çıkmıştır. Filmin en başarılı taraflarından biri oyuncu seçimleridir. Özellikle Jim Morrison için seçilen oyuncunun Morrison’a benzerliğiyle iyi bir oyuncu seçimi yapıldığını söyleyebiliriz.
2- Jimi: All Is by My Side (John Ridley, 2014)
60’larda psikedelik rock müziği zirvesine ulaştıran ve bu müziği elektro gitar virtüözlüğüyle birleştiren ikonik bir müzisyeni, tüm zamanların en önemli rock gitaristini, Jimi Hendrix’i anlatan bu film sadece Hendrix’in kişisel yaşamına takılmayıp dönemin İngiltere’sindeki politik durumlara ve 68 kuşağının değiştirmeye başladığı düzene de dokunuyor ve daha bütünsel bir yapıt ortaya çıkmış oluyor. Jimi’nin diğer müzisyenlerle ilişkilerine de değinen film özellikle Eric Clapton’a ayırdığı sahne ile akılda kalıyor.
3- Backbeat (Iain Softley, 1994)
Modern müziği yaratan Beatles’ın amatörken ve daha tanınmazken Almanya’da Hamburg’daki barlarda çaldıkları zaman dilimini anlatan bu filmde aslında ana aktör Beatles olmak yerine grubun bu dönemdeki bass gitaristi Stuart Sutcliffe ve sevgilisi Astrid Kirchherr arasındaki ilişkidir. Grubun bütün kariyeri yerine sadece spesifik ve unutulan bir dönemi ele almasıyla film farkını belli ediyor. Ayrıyeten grup ile ilgili hikayenin yanına bir de paralel ilerleyecek Stuart ve Astrid’in hikayesini koyarak katmanlı bir anlatım ortaya koyuyor.
4- Nowhere Boy (Sam Taylor-Johnson, 2009)
Yine Beatles’dan bir film ile karşınızdayım. Beatles’ın meşhur John Lennon’ının gençlik dönemini ele alan bu filmde az önce tanıttığım Backbeat filmindeki Hamburg günlerinin başlangıcına kadarki bir zaman dilimini takip ediyoruz. Filmde modern müziği yaratan Lennon/McCartney işbirliğinin nasıl ortaya çıktığına George Harrison’ın gruba ne zaman nasıl şekilde dahil olduğuna ve de en önemlisi bu kişilerin müziğe nasıl ilgi duyduklarına tanıklık ediyoruz. Film John Lennon’ın üvey kardeşinin yazdığı bir kitaba dayanıyor. Bazı yerler değiştirilmiş ve tarihsel gerçekliklere bağlı kalınmasa da bu filmin bir yapıt olarak değerinden bir şey kaybettirmiyor. Amacımız tarihsel süreci öğrenmek olsaydı pek tabii ki eforumuzu filmler değil kitaplar üzerinde harcardık.
5- Almost Famous (Cameron Crowe, 2000)
Genelde ünlü grupların konserleri öncesi ön konser veren yarı ünlü bir grup ile müzik gazeteciliğine yeni heveslenen bir gencin ilişkisini ve maceralarını anlatan bu filmde dönemin rock-pop müzik dinamiklerini görme fırsatı buluyoruz. Zamanla ünlenmeye başlayan bu grubun yanında müzik gazeteciliğine hevesli William bu ortamlarda gördüklerini yazmayı hedeflerken kendini bu ortamların tam ortasında buluyor. Belki de artık bir aile haline gelmişlerdir.
6- Blues Brothers (John Landis, 1980)
İsminden de anlayabileceğiniz üzere Blues müziğe aşık olan iki kardeş olan Elwood ve Jake kardeşlerin absürt durumlarını anlatan bu filmde absürt komedi ve blues-rock müziğin bir araya gelerek güzel bir füzyon oluşturduğunu görüyoruz. Başrol iki oyuncu dönemlerinin yani 70’lerin müzisyenlerinin ortamlarında da oldukça zaman geçirdikleri için aslında sektörün tam da içindeki kişilerin filmi oluşturduklarını görebiliriz. Yani bu film auter bir yönetmen filmi olmak yerine başrollerin yönettiği bir film olmuştur. Bundan kastettiğimi Cem Yılmaz filmleri ile karşılaştırarak düşünebiliriz. Cem Yılmaz filmlerinde yönetmen Cem Yılmaz olmamasına rağmen filmi asıl yöneten kişi Cem Yılmaz’dır. Blues Brothers’da da filmi yöneten filmin iki başrolü olan Dan Aykroyd ve John Belushi’dir. Kendileri Amerika’nın belki de en ünlü ve ikonik olan komedi programı Saturday Night Live’ın kurucu kadrosu arasındadırlar.
7- Crossroads (Walter Hill, 1986)
Klasik müzik alanında konservatuar eğitimi almasına rağmen bir yandan blues müziği metresi haline getiren Eugene ile şimdilerde huzurevinde kalan eski bir blues mızıka ustası Willie’nin tanışması ve Missisippi deltasına doğru başladıkları yolculuğa tanıklık ettiğimiz bu filmde belki de en önemli kısım eski blues tarzından yani akustik bluestan elektrikli Chicago bluesuna geçişi bize göstermesidir. Genç ve hevesli bir bluescunun antika bir mızıkacının peşinde maceralara atıldığı bu film en çok son sahneleriyle aklınızda kalacak. Zamanla klasik müziği boşayarak metresi olan blues müziği eşi yapacak Eugene’in yine de klasik müziği hiçbir zaman unutmadığına tanıklık edeceğiniz sahneler olacak.
8- Cadillac Records (Darnell Martin, 2008)
50’li yılların neredeyse bütün önemli blues ve rock müzisyenlerini bünyesinde barındıran, sektörü tekeline sokan Chess Records adlı plak şirketini anlatan bu filmde blues müziğin içinden rock müziğin çıkışına ve yayılışına tanıklık ediyoruz. Başlangıçta Missisippi deltalarından gelen müzisyenlerin şehirde duyulur hale getirdiği bu müziğin gittikçe nasıl etrafa yayıldığını ve popülerleştiğini kişiler üzerinden izliyoruz. Muddy Waters ile başladığımız yolda sonucun nasıl Rolling Stones’a çıktığını göreceğiz.
9- Bird (Clint Eastwood, 1988)
Gelmiş geçmiş en önemli jazz müzisyenlerinin tartışmasız en başlarında olan, modern kültürü değiştiren, Beat Kuşağı’nın kendisine tabiri caizse tapmasına yol açacak kadar iyi müzik yapan, Bebop jazz türünü Dizzy Gillespie ile icat eden ünlü saksafoncu Charlie Parker’ı anlatan bu filmin yönetmeni Clint Eastwood’dur. Clint Eastwood’u en meşhur filmlerden biri olan İyi, Kötü ve Çirkin filminin başrolü olmasından hatırlayabilirsiniz. Çok usta bir oyuncu olduğu gibi çok usta bir yönetmendir de aynı zamanda. Listedeki diğer filmlerin kalitesi ile ilgili çok uzun boylu konuşamayacakken bu film hakkında garanti verebilirim çünkü diğer filmleri seçmemin nedeni daha çok duygusal sebeplerleyken örneğin Beatles’a çok tutkulu olduğum için Nowhere Boy’u koymuşken Bird filmini koymamın sebebi gerçekten bütün duygusal sebeplerden ayrı tutarak iyi bir film olduğunu teşhis edebilmemdendir.
10- Impromptu (James Lapine, 1991)
Bu kadar rock ve blues müzik bağlantılı film önerdikten sonra listenin kapanışını bir klasik müzik bestecisinin konu alındığı bir dönem filmi ile bitirmek yerinde olacaktır. Chopin ve dönemin diğer ünlü sanatçılarının bir yazlık evde geçirdikleri günleri, Chopin ve George Sand aşkını ele alan bu film aynı Jimi: All Is by My Side’da olduğu gibi sadece ana sanatçıyı ele almak yerine dönemin diğer sanatçılarıyla olan ilişkilerini ele almasıyla ve bize o ortamları bir dönem filmi olarak vermesiyle basit bir biyografi filmi olmanın dışına çıktığını görebiliriz.
Bonus Olarak Bir Belgesel
George Harrison : Living in the Material World ( Martin Scorsese, 2011)
Beatles’ın en sessiz ve mistik üyesi George Harrison ile ilgili bu belgeselin yönetmeni son auter yönetmenlerden olan ünlü Martin Scorsese’dir. Martin Scorsese’nin müzik ile ilgili pek çok içeriği bulunuyor. Kendisinin 60’ların müziğine karşı nostaljik bir hissiyat içinde olduğunu düşünmekteyim. Bu belgesel George Harrison’ın müzisyenlik dışında insani kısmına da çok hoş bir bakış sunmaktadır.