Terralba Vikontu Medardo, Türklerle yapılan bir savaşta bir top güllesi tarafından ikiye bölündü. Yarısı savaş meydanında bulundu ve evine döndü, diğer yarısı neredeydi Allah bilir! Ancak İkiye Bölünen Vikont öyle tuhaf davranmaya başladı ki bir yaptığı bir yaptığının zıddı, bir yaptığıyla bir yaptığını yıkan birisi olmuştu…
Eşzamanlı benzerlikler/ikiz oluşlar/aynada çoklu görüntüler sıkça kullanılan temalardır lâkin Italo Calvino “bir ikiye bölünür” diyerek 1’de çoklaşmayı dener, birbirine görünüş olarak benzeyen lâkin karakter olarak benzemeyen 2’ye bölünür 1. Karşımızda olanın değişken karakteri bizi bocalatır. 2’nin 1 olduğundan haberimiz yoktur. Mükemmel bir bölünme iyi ve kötüyü birbirinden ayırmıştır, bedeni de ikiye bölerek…
Gianfranco Parolini’nin Allah’ın Silahı (Diamante Lobo, God’s Gun, 1976) filminde Lee Van Cleef birbirine tek yumurta ikizleri kadar benzeyen Rahip John ve Lewis karakterlerini canlandırır. İkisi de babaları tarafından iyi silah eğitimi almıştır lâkin biri haça, diğeri silaha yönelmiştir.
Lâkin burada bölünme Vikont örneğindeki gibi mükemmel olmadığı gibi fantastik de değildir. 2 olan 2’nin 1’liği reel yanılgılar düzleminde gerçekleşir. 1, 2’yi üstünde ve 1’i içinde taşır. 1 aşikâr olduğunda 2’den pek de farkı yoktur. İçte taşınan 1, iç derinliklerin 1’i değil aslolanın yüzeyidir. Spagetti Western sineması içerilere ulaşmamıza pek izin vermez, iyilikler ve kötülükler dışarıda ve birlikte gezinir.
Sam Clayton’un (Jack Palance) çetesi tarafından kilisesinin önünde öldürülen Rahip John’un haberi Meksika’da yaşayan Lewis’e ulaşır ve intikam için geri döner. Rahip kıyafetiyle düşmanlarının karşısına dikildiğinde düşman afallar geçmiş bir zaman, üstelik öldürdükleri bir zaman karşılarındadır ne kurşun işler ne de baktıkları yerdedir o. Ölüm karşılarına geçmiş durmaktadır öylece (mutlak zamansızlık) ve dahası üzerlerine de yürümektedir. Benzer olan aynı zannında ger dönmüştür. Geçmiş önümüzde durmaktaysa ve dahası üzerimize doğru gelmekteyse ve biz de ona karşı hamle yapmakta isek şimdi neresidir?
Olay, Çan Kulesi ve Çölde Zaman
Meksika sınırında bir harabe ve eski bir çan kulesi. Clayton ve Lewis düello için karşı karşıyalar…
Düello sahneleri mutlak durağanlık anlarıdır gözle görülür durumlar için Bir western filmi için vazgeçilmez bu sahneler seyirci açısından da mutlak beklentidir de. Olayın hareketli alanda geçmediği bu uzun bekleyiş sahnelerini en etkili biçimde sunmak konusunda Spagetti Western sinemasından birçok örnek verilebilir elbette ve iyi örnekler de tam buradaki sunum yaratıcılıklarıyla diğerlerinden ayrılır. İyi Kötü Çirkin’in eşsiz düello sahnesinde olayın tek dışa vurulduğu yer olan gözler ve hareketsiz ellere müzikle odaklanılır. Müziğin ritmi hareketsizlikteki akışı ve temposunu işaretler. Birkaç Dolar İçin’de Gian Maria Volonté’nin müzikli saati ve yüzünden neredeyse akmayan ter damlaları müthiş bir açıdan bekleyiş zamanının akışını gözler önüne serer.
Öncüllerinden aldığı sınırları zorlar Parolini, fırtınanın kalbine başka bir yol arar. Çölün ortasındaki bu harabede zaman durmuştur ve düello anı ise bu durmuş zamanın içerisinde ikinci bir durağanlık zamanı açar, oysa ikili arasında zaman delicesine akmaktadır.
Kamera çan kulesine çıkar ve çanın arka kısmından öndeki pencere açıklığına doğru hafifçe salınan çanı ve daha hızlı salınan tokmağını, Lewis ve Clayton’un ikisinin ortasında görürüz. Çan kulesi penceresinden alınan bu plan çölde ve harabede zamanın akmakta olduğu tek yeri, durağan olayın bütün ritmiyle vuku bulduğu yeri çanıyla ve onun salınımıyla işaretler. Şepkemin altında olsaydım şayet çıkarmamak ne hacet!
Meksika Düşü / “Zaman Sadece Kendi Yolunu İzler.”
– Söylesene George biz neden Meksika’ya gidiyoruz?
– Gidiyoruz çünkü o kasabada kan ve ölümden başka bir şey yok. Ama Meksika’da bizi
daha uzun ve uygar bir yaşam bekliyor.
– O zaman hiç durmayalım.
İki yaşlı adam bir atlı arabayla Meksika’ya doğru yola koyulmuştur, üstte geçen sebeplerden ötürü. Filmin sonunda Lewis yeniden Meksika yolunu tutarken bu atlı arabanın arkasından çekilen plan da araba sürücülerinin oturduğu yerden ileriye doğru gidişini görürüz ve bir süre sonra gözden kaybolur, ardında bir toz bulutu…
Daha önce Meksika düşü kuran iki adamı iki yanda öylece durup bakarken görürüz. Meksika düşü mü arabanın içinden çıkıp gitmiştir yoksa Meksika düşüne arabanın içinden mi çıkıp gidilir? Belki de hâlâ arabanın içindedir Meksika düşü ve arabanın içi Meksika’ya gitmektedir. Zaman sadece kendi yolunu izler. Viva Villa!